AKP’DE ÇÖKÜŞ ŞAŞKINLIĞI
VE
KUTLU DÖNÜŞÜMÜN İLK ADIMLARI
Bu AKP iktidarına ve yandaş yazar ve yorumcularına bir çağrımız vardı: – Hani İsrail’le asla ticaret yapmıyordunuz! Kesin bir ağızla; aylardır milletin gözünün içine baka baka, ekranlarda ve seçim meydanlarında bunu reddediyor, bizi yalan söylemekle suçluyordunuz! Şimdi yaptığınız bu kısmi kısıtlama kararı, daha önce İsrail’e yüzlerce gemi mal taşıdığınızı itiraf niteliği mi taşıyordu? – Hem bu kısıtlama, niçin bütün ticaret alanında yapılamıyordu? Yoksa İsrailli dostlarınız “yalnızca bu alanlarda kısıtlama yapabilirsiniz” diye size yol yöntem mi öğretiyordu? – Ayrıca, bu kısıtlama yaptığınız ürünlerin oranları ve yüzdeleri, niçin kamuoyuna açıklanmıyordu? – En mühimi de; bu kısıtlamayı yapmak, binlerce can yitip gittikten, Filistin’in cennet gibi bir bölgesi harabeye döndükten sonra mı aklınıza geliyordu? Ey AKP iktidarı ve ucuz kahramanları! – Eğer İsrail’le ticareti sıfır noktasına getiremiyorsanız!.. – İncirlik ve Kürecik üslerini kapatamıyorsanız!.. – Yani, İsrail’den korktuğun kadar Allah’tan korkmuyorsanız!.. O halde; “Katil İsrail, işbirlikçi AKP” sloganından rahatsız olmayacaksınız!.. Önce “İsrail’le ticaret yapmıyoruz” diyeceksiniz! Bu yalanınız alenen ortaya konulunca dönüp; “Biz aslında o malları Filistin’e gönderiyoruz!” diye geveleyeceksiniz!.. Duyarlı vatandaşlarınız bu yalanları da yemeyip; “İsrail’le ticaret, Filistin’e ihanet!” diye slogan atınca da kadın-erkek, genç-yaşlı, hepsini ters kelepçe tutuklayıp darp edeceksiniz! Siz, 7 aya yakındır, milletin gözünün içine baka baka; barutundan gıdasına, BOR’undan demirine, çimentosuna kadar İsrail’e gönderecek, yüklediğiniz gemiler Boğaz’daki köprünün altından İsrail’e yol alırken siz aynı köprünün üzerinde Filistin’e destek mitingi düzenleyeceksiniz! Ama, gördünüz ki artık millet gözünü açtı. Aylar evvel Milli Çözüm Dergisi’nin, AGD’nin, Saadet Partisi’nin dile getirdiği sözleri ve sloganları, şimdi on binler meydanlarda haykırıyor! Bu arada; “Efendim biz ticareti İsrail üzerinden Filistin’le yapıyoruz” yalanına sığınıyorsunuz. Yahu milletin aklıyla dalga mı geçiyorsunuz!? Çünkü her ülkenin bir ticari kodu vardır. Siz, Türkiye koduna ticari yük yükleyip, o yükü Irak’a, Amerika’ya gönderemezsiniz. Hangi ülke kodunu girdiyseniz yükünüz o ülkeye gider. Yani siz, İsrail kodu ile Filistin’e ticari mal gönderemezsiniz, kimi kandırıyorsunuz? Ey AKP İktidarı! Hâlâ içinizde biraz insanlık kırıntısı kaldı ise; – 54 kalemde ticaret kısıtlaması yetmez, derhal tüm alanlarda İsrail’le ticareti kesin olarak bitirin! – Yurdumuzun hava sahasını, İsrail’e gidecek-gelecek bütün uçaklara kapatıverin! – Türkiye Cumhuriyeti olarak ticareti bitirmek yetmez, diğer ülkelerin gemilerinin de bizim limanlarımız üzerinden İsrail’le ticaret yapmasını engelleyin ve Siyonistlerin bütün ulaşım hatlarını kesin! – Ülkemize yerleşmiş, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı verilmiş, aylardır gidip Gazze’de mazlum ve mağdur kardeşlerimizi hunharca katleden bazı Yahudilerin, vatandaşlıklarına hemen son verin ve cennet yurdumuza girişlerine de yasak getirin! – Biz biliyoruz ama, böylece sizler de, yandaş ve yalaka kesimler de, hakikat aynasına bakıp, samimiyet, cesaret ve ciddiyet ayarınızı test edin! |
31 Mart 2024 yerel seçimlerinden önce Milli Çözüm yazarlarımızla değerlendirme sohbetlerinde;
Kur’an-ı Kerim’deki tarihi kıssalardan aldığımız ders ve hisse sayesinde ve imani bir basiretle yaptığımız tahmin ve tahlillere… Ayrıca sebep-sonuç ilişkilerine uygun hikmet ve hakikatlere ve 60 yıllık siyasi tecrübelerimize dayanarak, şunları aktarmıştık:
Biz olaylar sırasında “HÜKÜM”lerle amel edip, görev ve sorumluluklarımızın gereğini yerine getirmek, ama çıkan sonuçları “HİKMET”le değerlendirmek zorunda ve şuurundayız.
Kanaatimizce bu seçimler sonrasında;
1- İlahi İNTİKAM’la, Cumhur İttifakı büyük bir hezimete uğrayacaktır.
2- ÇÖZÜM endeksli bir Milli Mutabakat İKTİDARI’na kapı açılacak ve bu iktidar Türkiye’mizi, gerçek bir demokrasiye, örnek bir laikliğe ve yüksek bir medeniyet dönüşümüne hazırlayacaktır.
3- Yeryüzünde beklenen büyük İNKILAP (tarihi değişim) yaşanacak ve İsrail Çıbanı deşilmiş olacaktır. İnşaallah.
Çünkü;
a) Erdoğan iktidarı; İSTANBUL, ANKARA ve İZMİR’i geri alamayacağı gibi daha birçok önemli illeri de kaybetmiş olacak…
b) Cumhur İttifakı’nın diğer tahribat ortağı MHP’de önemli düşüşler yaşanacak…
c) YRP, geçici ve göreceli bir başarı sağlayacak…
d) Enflasyon azıtacak, ekonomi tıkanacak…
e) AKP’den, “Yeni Erdoğan” imajıyla pompalanan YRP’ye katılımlar başlayacak…
f) Mevcut iktidar, saltanatını kaybetme telaşıyla baskı ve zorbalıklara başvuracak…
g) Bunların üzerine Türkiye’de sosyal, ekonomik ve siyasal tufanlar kopacak…
h) Ülkenin geleceği ve güvenliği, Milletin birlik ve dirliği tehdit altına sokulunca, mecburen hukuki müdahalelerle durum kontrol altına, iktidar ise askıya alınacaktır!..
Şeklindeki görüşlerimizi paylaşmıştık. (30 Mart 2024 Gebze Milli Çözüm Karargâhındaki sohbet ve değerlendirme bantlarımızda bunlar kayıtlıdır.)
31 Mart 2024 Yerel Seçimlerinde; Partilerin Türkiye genelindeki oy dağılımı şöyle saptanmıştı:
CHP: | %37,64 | 17.046.955 oy |
AKP: | %35,57 | 16.107.669 oy |
YRP: | %6,16 | 2.787.214 oy |
DEM PARTİ: | %5,62 | 2.545.571 oy |
MHP: | %4,97 | 2.252.419 oy |
İYİ PARTİ: | %3,77 | 1.707.270 oy |
ZAFER PARTİSİ: | %1,65 | 745.600 oy |
SAADET PARTİSİ: | %1,08 | 489.476 oy |
HÜDA PAR: | %0,54 | 246.299 oy |
BBP: | %0,43 | 193.059 oy |
DİĞERLERİ: | %2,57 | 1.165.568 oy |
Seçime katılım oranı %78’de kalmıştı.
• CHP, seçimden birinci parti olarak çıkmıştı. AKP ise seçimi ikinci olarak tamamlamıştı.
• CHP, 14’ü büyükşehir olmak üzere 35 ilde seçimleri kazanmıştı. CHP, daha önce AKP’nin yönettiği 3 Büyükşehirde bu kez yine kazanan parti konumundaydı.
• AKP, 12’si Büyükşehir olmak üzere 24 ilde seçimi almıştı.
• Dem Parti, 3 Büyükşehir ve 7 ilde kazanan parti olmuştu.
• MHP, 8 il belediyesini kazanmıştı.
• Yeniden Refah Partisi, 1 Büyükşehir (Şanlıurfa) ve 1 il (Yozgat) belediyesinde seçimleri kazanmıştı.
• İyi Parti (Nevşehir) ve Büyük Birlik Partisi (Sivas) ise 1’er ilde Belediye Başkanı çıkarmıştı.
Resmi olmayan sonuçlara göre:
• Ankara, İstanbul, İzmir, Tekirdağ, Bursa, Balıkesir, Manisa, Aydın, Denizli, Muğla, Antalya, Mersin, Adana, Eskişehir’de seçimleri CHP kazanmıştı.
• Kocaeli, Sakarya, Konya, Kayseri, Malatya, Kahramanmaraş, Gaziantep, Hatay, Samsun, Ordu, Trabzon, Erzurum’da AKP seçimi almıştı.
• Diyarbakır, Mardin ve Van’da seçimi Dem Parti kazanmıştı.
• Şanlıurfa’da seçimi Yeniden Refah Partisi kazanmıştı.
“Hatay’da 3 bin 389 ölü seçmen oy kullanmıştı! 20 sandıkta Sandık Kurulu Başkanları polis ve zabıta memurlarından oluşmaktaydı!..”
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Yüksek Seçim Kurulu’na (YSK) giderek, Hatay seçimlerine ilişkin olağan ve olağanüstü itirazlarını iletmiş durumdaydı.
“Hatay’da itiraz süreçleri devam ederken mazbatanın AKP’nin adayı Mehmet Öntürk’e verilmemesi” yönünde başvuru yapan CHP, mazbatanın verilmesinin ardından bu kez de seçim sonuçlarına itirazlarını sunmuşlardı.
3 bin 389 ölü seçmen nasıl oy kullanmıştı?
CHP Genel Başkan Yardımcısı Gül Çiftçi, belirledikleri usulsüzlüklere ilişkin 80 sayfalık bir dilekçe sunduklarını açıklamıştı. Çiftçi, “Hatay’da talebimiz, bütün oyların sayılması, mümkün olmadığı takdirde geçersiz oyların sayılması olup, 3 bin 389 ölü seçmen bulunmaktadır. Biz bu 3 bin ölü seçmenin nasıl oy kullandığının tespitini ve seçimin iptalini talep ediyoruz. Yine bizim tespit edebildiğimiz yirmi sandıkta Sandık Kurulu Başkanları polis ve zabıta memurlarından oluşmaktadır. Yani kanunun aksine bir sandık kurulu oluşumu söz konusudur. Hatay’da olağanüstü bir şekilde seçimin iptalini talep ediyoruz.” bilgisini aktarmıştı.
Halkımızın Sandık İnkılabı ve Hakkın İntikamı Tecelli Etmeye Başlamıştı!
AKP’nin paralı trolleri, parti üyeliklerini sonlandırdıklarını sosyal medyadan ilan etmeye başlamışlardı. Yani fareler batan gemiyi terk ediyorlardı. AKP’li Metin Külünk ise, partililerine şöyle sesleniyordu:
“Milletin ve devletin kasasından harcanan paralarla, ultra lüks arabalarla belediyeye giderken iyiydi, şimdi neden sokakta yoksunuz?”
Bu sözler, devletin malını talan ettiklerinin, tüyü bitmemiş yetimlerin hakkını nasıl gasp ettiklerinin de itirafıydı. Esasen AKP’nin oylarının düşüşü ile ilgili birçok sosyolojik-ekonomik analizler yapanların kısmen haklılık payı olmakla birlikte, bizce esas konu İsrail’le 22 yıldır zaten artarak devam eden ticaretin saklanamaz boyutlara ulaşmasıydı. İlahi intikam dönemi başlamış, milletimiz de ne hikmetse, ancak aç kalınca, 22 yıllık narkozdan uyanmaya başlamışlardı.
Hatırlayınız, 6 Nisan 2024’te Taksim’de “İsrail’le ticareti kesin” diye eylem yapan bir grup genç, ters kelepçe ve sert müdahale ile gözaltına alınmışlardı. 28 Şubat görüntülerini andıran bu sert müdahalelere uyduracak bir kılıfları da kalmamıştı. Anlaşılan o ki; bir zamanlar Mesut Yılmaz’ın, “Siyasi hayatıma mal olsa da İmam Hatipleri kapatacağım” demesi gibi, şimdi güya İmam Hatipli Erdoğan da; kavlen olmasa da, icraatlarıyla, “Siyasi hayatıma mal olsa da İsrail’i koruyacağım!” tavrında ısrarcıydı.
Tabii akla şu sorular takılmaktaydı:
– AKP iktidarı, İsrail’le ticareti kesmiyor muydu, yoksa kesemiyor muydu?
– Epstein skandalının Türkiye ayağı niye hiç konuşulmuyordu?
– AKP (ve MHP) iktidarı, siyasi hayatlarına mal olacak kadar, nasıl bir mecburiyetin esiri olunmuştu?
Taksim’de İsrail ile ticaret protestosuna polis şiddeti: 30 genç dövülerek ters kelepçeyle gözaltına alınmıştı!
AKP iktidarının işgalci İsrail ile ticari ilişkilerini kesmesini talep eden “Filistin İçin Bin Genç” grubu polis tarafından şiddet uygulanarak gözaltına alınmıştı. Polis, aralarında AGD mensubu gençlerin de olduğu 1’i çocuk 43 kişiyi ters kelepçeyle gözaltına almıştı. Bazı eylemcilere polisin tokat attığı saptanmıştı.
İstanbul İstiklal Caddesi’nde “Filistin İçin Bin Genç” adlı grup tarafından düzenlenen Filistin’e destek yürüyüşüne, polisin çok sert bir şekilde müdahale etmesi şaşkınlığa yol açmıştı. İsrail’i kınama açıklamalarıyla yetinilmemesini, ticaretin de kesilmesini isteyen eylemcilerden çoğu ters kelepçe ile gözaltına alınmış ve tokat atılmıştı. Eylemci grubun sosyal medya hesabından şiddet görüntüleri paylaşılmıştı.
“Katil İsrail, işbirlikçi AKP”, “Nehirden denize özgür Filistin” ve “İsrail’e kınama yetmez, ticareti kes” sloganları atan eylemciler, kınamayla yetinilmesine tepki koymuşlardı. Bir süre sonra eylemcilerin çevresi Çevik Kuvvet tarafından kuşatılmıştı.
8 Nisan 2024 tarihli AKİT gazetesi şu manşeti atmıştı:
“İsrail’le ticaret koca bir yalan!..”
Bu manşet, kiralık yandaşlığın nasıl riyakârlığa, sahtekârlığa ve münafıklığa dönüştüğünün fotoğrafıydı. Oysa bu iktidarın Ticaret Bakanlığının, 9 Nisan 2024 tarihindeki resmi internet sitesinde ve X sosyal medya hesabında “İsrail’le ihracat kısıtlaması” başlığı altında tam 54 (elli dört) kalem malzemenin artık İsrail’e gönderilmeyeceği veya bir kısmına kısıtlama getirileceği açıklanmıştı.
Bu ilan; sayılan 54 kalem malzemenin, şimdiye kadar ve İsrail vahşetinin geçmiş 6 ayında İsrail’e yollandığının dolaylı itirafıydı.
Zaten daha önce Milli Çözüm Dergimizde, TÜİK’in resmi internet sitesinden aldığımız verilerle; akaryakıt ürünlerinden silah ve bomba yapım malzemelerine, çeşitli gıda maddelerinden çimento, demir ve dikenli tellere yüzlerce kalem malzemenin, bine yakın gemi dolusu seferlerle İsrail’e gönderildiğini yazmıştık, bunun üzerine TÜİK bunları kendi sitesinden kaldırmıştı.
AKP’li yetkililerin “Efendim, biz bu malları İsrail sınırlarında yaşayan 7 milyon Filistinli kardeşlerimize ulaştırmak için yola çıkardık, ama mecburen İsrail gümrüğünden geçeceği için, Siyonistlere gönderilmiş sanıldı!?” yalanları da tutmayınca, bu sefer yandaş ve yalaka takımı hırçınlaşıp bu gerçekleri gündeme taşıyanlara saldırmaya başlamışlardı. Bu iz’an, bu iman, bu vicdan fukaraları; 50 bin masum Müslümanı katleden, 50 bin Müslümanı sakat hale getiren ve 50 binden fazla Müslümanın da kayıp olmasının sebebi kuduz İsrail’le, şu güya dindar kahraman (!) AKP iktidarının hâlâ normalleşme anlaşmasını bile askıya almadığını nasıl açıklayacak ve aklayacaklardı? Yok eğer yalan iddialarınıza göre eğer bu malzemeler Filistinli mazlum ve mağdur insanlarımıza gidiyor idiyse, şimdi bunları kısıtlamakla onları cezalandırma vicdansızlığına nasıl kalkıştınız? Kaldı ki bu malzemeler arasında jet bombardıman uçakları ve yolcu uçaklarının benzinleri de bulunmaktadır. Bre beyinsizler, Filistinli kardeşlerimizin yolcu ve savaş uçakları mı var ki bu yalanlarla hıyanetinizi örtmeye çalışmaktasınız?!
Devletin Varlık Fonu bünyesindeki ETİ MADEN şirketinin “İsrail’e toz halinde, borik asit formunda 25 kg’lık paketlerde toplam 21 ton BOR madeni sattığı, Akkon Lines Denizcilik firmasının taşıma irsaliyesi olarak açıklanmıştı.” Şimdi bomba yapımında ve patlayıcı kimyasal olarak kullanılan bu BOR madenini, Filistinli Müslümanlar iftarlık olarak mı kullanacaklardı!?
Bu AKP iktidarına ve yandaş yazar ve yorumcularına bir çağrımız vardı:
– Hani İsrail’le asla ticaret yapmıyordunuz! Kesin bir ağızla; aylardır milletin gözünün içine baka baka, ekranlarda ve seçim meydanlarında bunu reddediyor, bizi yalan söylemekle suçluyordunuz!
Şimdi yaptığınız bu kısmi kısıtlama kararı, daha önce İsrail’e yüzlerce gemi mal taşıdığınızı itiraf niteliği mi taşıyordu?
– Hem bu kısıtlama, niçin bütün ticaret alanında yapılamıyordu? Yoksa İsrailli dostlarınız “yalnızca bu alanlarda kısıtlama yapabilirsiniz” diye size yol yöntem mi öğretiyordu?
– Ayrıca, bu kısıtlama yaptığınız ürünlerin oranları ve yüzdeleri, niçin kamuoyuna açıklanmıyordu?
– En mühimi de; bu kısıtlamayı yapmak, binlerce can yitip gittikten, Filistin’in cennet gibi bir bölgesi harabeye döndükten sonra mı aklınıza geliyordu?
Ey AKP iktidarı ve ucuz kahramanları!
– Eğer İsrail’le ticareti sıfır noktasına getiremiyorsanız!..
– İncirlik ve Kürecik üslerini kapatamıyorsanız!..
– Yani, İsrail’den korktuğun kadar Allah’tan korkmuyorsanız!..
O halde; “Katil İsrail, işbirlikçi AKP” sloganından rahatsız olmayacaksınız!..
Önce “İsrail’le ticaret yapmıyoruz” diyeceksiniz! Bu yalanınız alenen ortaya konulunca dönüp; “Biz aslında o malları Filistin’e gönderiyoruz!” diye geveleyeceksiniz!..
Duyarlı vatandaşlarınız bu yalanları da yemeyip; “İsrail’le ticaret, Filistin’e ihanet!” diye slogan atınca da kadın-erkek, genç-yaşlı, hepsini ters kelepçe tutuklayıp darp edeceksiniz!
Siz, 7 aya yakındır, milletin gözünün içine baka baka; barutundan gıdasına, BOR’undan demirine, çimentosuna kadar İsrail’e gönderecek, yüklediğiniz gemiler Boğaz’daki köprünün altından İsrail’e yol alırken siz aynı köprünün üzerinde Filistin’e destek mitingi düzenleyeceksiniz!
Ama, gördünüz ki artık millet gözünü açtı. Aylar evvel Milli Çözüm Dergisi’nin, AGD’nin, Saadet Partisi’nin dile getirdiği sözleri ve sloganları, şimdi on binler meydanlarda haykırıyor!
Bu arada; “Efendim biz ticareti İsrail üzerinden Filistin’le yapıyoruz” yalanına sığınıyorsunuz. Yahu milletin aklıyla dalga mı geçiyorsunuz!? Çünkü her ülkenin bir ticari kodu vardır. Siz, Türkiye koduna ticari yük yükleyip, o yükü Irak’a, Amerika’ya gönderemezsiniz. Hangi ülke kodunu girdiyseniz yükünüz o ülkeye gider. Yani siz, İsrail kodu ile Filistin’e ticari mal gönderemezsiniz, kimi kandırıyorsunuz?
Ey AKP İktidarı! Hâlâ içinizde biraz insanlık kırıntısı kaldı ise;
– 54 kalemde ticaret kısıtlaması yetmez, derhal tüm alanlarda İsrail’le ticareti kesin olarak bitirin!
– Yurdumuzun hava sahasını, İsrail’e gidecek-gelecek bütün uçaklara kapatıverin!
– Türkiye Cumhuriyeti olarak ticareti bitirmek yetmez, diğer ülkelerin gemilerinin de bizim limanlarımız üzerinden İsrail’le ticaret yapmasını engelleyin ve Siyonistlerin bütün ulaşım hatlarını kesin!
– Ülkemize yerleşmiş, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı verilmiş, aylardır gidip Gazze’de mazlum ve mağdur kardeşlerimizi hunharca katleden bazı Yahudilerin, vatandaşlıklarına hemen son verin ve cennet yurdumuza girişlerine de yasak getirin!
– Biz biliyoruz ama, böylece sizler de, yandaş ve yalaka kesimler de, hakikat aynasına bakıp, samimiyet, cesaret ve ciddiyet ayarınızı test edin!
İktidarın çifte standardı ve münafıklık tavrı!
Tüm dünya halklarının düşmanı İsrail’i durdurmanın yolu, kuduz İsrail’i ve Siyonist mekanizmayı mutlaka yalnızlaştırmaktır. Bunca işgalini, vahşetini ve soykırım cinayetlerini; ortaklarının lojistiği ve işbirliği marifetiyle gerçekleştiren İsrail, Gazze halkını; gıda, su, ilaç ve yakıttan mahrum bırakırken; Erdoğan hükümeti ve yerli sermaye İsrail’e ambargo uygulamayı hayal bile edemeyip, 7 aydır Siyonist çeteyi hız kesmeden tüm kanallardan beslemeye çalışmaktadır.
İşgal ordusunun postal ve üniformalarını sözde İslamcı MÜSİAD üyesi YDS giydiriyor, yerli işbirlikçisi bir şirket, termal taytlar sağlıyor. Siyonist’in kablo, makine, elektronik parça ve meyve sebze ihtiyacı yine Türkiye sermayesi tarafından sağlanıyor. İşgal evinin duvarları, Limak şirketinin, Koç’un ve Sabancı’nın çimentolarıyla örülüyor. İsrail’in çelik ihtiyacının %65’ini MÜSİAD üyesi İçtaş, elektriğini ise TÜSİAD üyesi Zorlu karşılıyor. İstihbarata ihtiyaç duyan soykırımcının emrine Kürecik ve İncirlik üsleri âmade ediliyor. İsrail ordusunun yakıtı Azerbaycan petrolüyle Türkiye üzerinden sağlanıyor. İsrail ordusunun tutukluk yapan silahına; Ordu Savunma A.Ş., İsrail ordu taşeronu Emtan şirketine tüfek parçası yolluyor. Türkiye, şirketlerin karadan-denizden her türlü desteğini karşılıyor ve bu kirli ticaretten gümrük vergisi alınmıyor! Tüm bunlar olurken riyakârca Filistin’e dua ediliyor, sahte dayanışma mesajları veriliyor, sözde iyilik gemileri gönderiliyor.
İşgal rejiminin ortakları olan yerli sermayedarlara sesleniyoruz, tek yapmanız gereken ticareti kesmektir. Burada Ticaret Bakanlığı nezdinde, AKP iktidarına hatırlatmak gerekir; soykırıma ortak olmaktan vazgeçilmelidir. Ceplerinizi kanla doldurmanın bedelini, yaptığınız mitingler gizleyemediği gibi hiçbir sözde yardım kampanyanız da gizleyemeyecektir.
“Gün Gelecek Devran Dönecek; AKP Halka Hesap Verecek!” Sloganı…
Tekrarlıyoruz; işgal rejimini durdurmak, İsrail devletinin siyasi, ticari, diplomatik ve kültürel açıdan yalnızlaştırılmasına bağlıdır. Yandaş sermayesinin işgal rejiminin en önemli ortaklarından olduğu AKP hükümetine sesleniyoruz, soykırımın beslenmesine göz yummayın, Siyonist’le ticareti askıya alın. Aksi takdirde bir gün iktidardan düşecek, yargılanacak ve hesap vereceksiniz!
İsrail’le ilişkileri artık koparın!
Filistin halkının yok olmaması için ticareti sonlandırın!
Vanaları ve emperyalist üsleri kapatın!
Gemileri ve sevkiyatları durdurma kararı alın!
Filistin’de işgale ve soykırıma son verecek adımları atın![1]
Filistin Davası bizim için neden bu kadar önem taşımaktaydı?
Kardeşlerim; şu anda kuduz İsrail, Gazze’yi ve tüm Filistin’i işgal ettikten sonra, Türkiye’ye dönecektir. Çünkü ülkemizin yarısı, NİL ve FIRAT arası, Siyonistlerin Arz-ı Mev’ud (Dünya hâkimiyeti için vadedilmiş kutsal bölge ve merkez ülke) kapsamındadır. Yani, HAMAS’lı kahramanlar, aynı zamanda Türkiye’mizi savunmaktadır. Bu soylu ve sabır dolu yiğit mü’minlere ve tüm Filistinli mücahitlere selam olsun!.. Hangi din ve görüşten olursa olsunlar, bu şanlı direnişe destek çıkan tüm vicdanlı insanlara selam olsun!..
Konya Valiliği’nden Talihsiz Açıklamalar!
4 Nisan Perşembe günü saat 20.15’te Konya’da düzenlenen Filistin’e destek amaçlı etkinlikte, katılımcıların arasına sızan bazı kişilerin provokasyon içerikli pankart taşıdıkları ve hakaret içerikli slogan attıkları tespit edilmiştir. Etkinliğin amacına aykırılık teşkil eden pankartlar alandan uzaklaştırılarak slogan atan ve pankart taşıyan şahıslar hakkında Cumhuriyet Savcılığı tarafından tahkikat başlatılmıştır. Ayrıca etkinlik alanında izinsiz drone uçurduğu belirlenen bir şahıs hakkında da yasal işlem başlatılmıştır. Filistin’de yaşanan saldırıların sona erdirilmesi ve Filistin halkına destek olmak amacıyla aziz milletimizin haklı tepkisini ortaya koyan faaliyetleri amacından saptırmaya çalışan şahıslara kesinlikle müsaade edilmeyecektir.[2]
Şimdi vicdan ehline soruyoruz:
“İktidar, sözde Siyonist vahşeti kınayıp, gerçekte İsrail’e yüzlerce gemi yardım malzemesi yollamaktan vazgeçsin!” çağrısından niye bu denli rahatsızlardı?
Bakan Yerlikaya’nın İsrail ile ticaret protestosu ile ilgili, “2 polis açığa alındı, müfettiş görevlendirildi!” açıklaması bir itiraftı!
İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, İstanbul’da düzenlenen İsrail protestosuyla ilgili açıklama yapmış ve “2 emniyet görevlisi açığa alınmış ve derhal Mülkiye Müfettişi görevlendirilmiştir” bilgisini aktarmıştı.
İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’nın, Taksim’deki İsrail protestosuna ilişkin, “Olayla ilgili 43 şahıs yakalanmış, 38’i kimlik kontrolü yapılarak serbest bırakılmış, 5 şahsın ise ifadeleri alınarak adli işlem yapılmıştır. Ayrıca olay ile ilgili 2 emniyet görevlisi açığa alınmış ve derhal Mülkiye Müfettişi görevlendirilmiştir” açıklaması, aslında Erdoğan iktidarının nasıl şaşırıp şımardığının bir itirafıydı!
“AKP MYK, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın başkanlığında toplanarak bu soruyu masaya yatırmıştı. 2019 yerel seçimlerinde sağlıklı bir değerlendirme yapılmamıştı. Dilerim bu kez seçim sonuçları rakam olarak görülmez. Siyasi analizleri de yapılırdı.
AKP’nin seçim yenilgisinde ilk 3 madde şöyle çıkmaktaydı:
1- Ekonomik sıkıntı,
2- Emeklilerin perişanlığı,
3- Aday tespitinde yapılan yanlışlar.” diyen yandaş yazar Abdulkadir Selvi, hâlâ yalpalamaktaydı. Çünkü Erdoğan iktidarının bu hezimetinin çok önemli iki sebebi: Ahlâki ve Ailevi tahribatını ve İsrail’e gizli yardım ve yandaşlığını hâlâ saklamaya çalışmaktaydı.
Bizde seçimlere katılım oranı hep yüksektir. Ortalama %85 olarak gerçekleşir. Bu seçimde ise seçimlere katılım oranı düşmüş, %78 olarak gerçekleşmişti. 3,8 milyon seçmenin sandığa gitmediği tahmin edilmekteydi.
AKP oy kaybettiği için sandığa gitmeyen 3,8 milyon seçmenin adresi belliydi. Peki AKP seçmeninin önemli bir bölümü neden sandığa gitmemişti?
İlk tespitler, ekonomik sıkıntılar, aday tespitindeki yanlışlar ve emekli maaşları nedeniyle AKP seçmeninin sandığa gitmediği yönündeydi. Başka partiye oy vermem ama sandığa da gitmem duygusuyla hareket etmişlerdi. Tabi Yeniden Refah Partisi’ne giden seçmeni ayırmak gerekirdi.
CHP’nin seçim başarısındaki ilk üç madde ise şöyle sıralanmıştı:
1- Ekonomik sıkıntılar nedeniyle seçmen, iktidarı uyarmak istemişti.
2- Emekliler bekledikleri zam yapılmayınca iktidarı cezalandırmak için CHP’ye yönelmişti.
3- CHP, muhalefetin adresi olmayı başarabilmiş; TİP, İYİ Parti ve DEM oyları CHP’ye gitmişti.
Siyasi yorumcular bu üç maddeye; CHP’deki değişimi, yani Kemal Kılıçdaroğlu’nun helalleşme girişimlerinin etkisini de eklemişti.
Seçmenin tercihini anlamak için büyük analizlere gerek yok. Seçmen, iktidara hangi nedenle oy vermediyse, CHP’ye de aynı nedenle oy vermişti. Bu kadar netti…
31 Mart 2024 yerel seçimlerinin CHP’nin üstünlüğüyle sonuçlanması, dünya basınında da yankılanmış ve Cumhurbaşkanı Recep T. Erdoğan’ın partisinin önemli bir darbe aldığı yorumları yapılmıştı.
Amerikan New York Times gazetesi, “Seçmenlerin ekonomik duruma kızgın olduğu bir ortamda, muhalefetin yerel seçimlerde Türkiye genelinde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın iktidar partisine karşı kazanımlar elde ettiğini” yazmıştı.
Gazete, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun zaferinin “siyasi muhalefetin yıldızı” statüsünü perçinlediğini aktarmış ve “Çok sayıda Türk vatandaşı, İmamoğlu’nu potansiyel Cumhurbaşkanı adayı olarak görüyor” yorumunu yapmıştı. Anlaşılan, Erdoğan’ın iyice yıprandığını anlayıp yeni bir piyon hazırlamaya başlamışlardı.
İngiliz The Guardian gazetesi, “Türkiye’de ana muhalefet partisi, seçmenin Erdoğan’a sırtını döndüğü seçimlerde ezici bir zafer kazandı” başlıklı haberinde, ana muhalefetin yerel seçimlerde net bir zaferle Recep T. Erdoğan iktidarına beklenmedik bir darbe vurduğunu yazmıştı.
Financial Times, Cumhurbaşkanı’nın 20 yıl önce iktidara gelmesinden bu yana en ağır seçim darbelerinden birini aldığını vurgulamıştı. Gazete, yerel seçimde Erdoğan’ı en çok zorlayan sorunların başında ekonominin olduğunu öne çıkarmıştı.
Gazete, AKP’nin ülkenin orta kesimlerinde güçlü olduğu yerlerde de kayıplar yaşadığını, seçmenlerin yıllardır süren ve gıdadan otomobile her şeyin fiyatını artıran enflasyona isyan ettiğini hatırlatmıştı.
Belçika ve Hollanda medyası, yerel seçime ilişkin ilk sonuçların açıklanmasının ardından gelişmeleri manşete taşımıştı. Belçikalı Flaman kamu yayıncısı VRT, seçim sonuçlarını: “Erdoğan’ın partisi büyük şehirlerde ağır bir yenilgiye uğruyor” başlığıyla aktarmıştı.
“İmamoğlu’yla ulusal bir kader şekilleniyor!” hayalleri boşunaydı!
Fransızca kamu yayıncısı RTBF de, “Sosyal demokrat muhalefet olan CHP, İstanbul ve Ankara’daki uçurumu genişletmeye devam etti” yorumunu yapmıştı.
Fransızca yayımlanan Le Soir gazetesi, “Türkiye’de yerel seçimler: Erdoğan iddiasını kaybetti” başlığıyla manşetten verdiği haberde şunları aktarmıştı:
“Pazar günü yapılan yerel seçimlerde Türk Cumhurbaşkanı, 2019’da muhalefete geçen Ankara ve İstanbul’u geri kazanmayı başaramadı. Türkiye’nin en büyük iki şehrinde iktidar adaylarının kaybettiği anlaşılmıştı. İstanbul’da, seçimden zaferle çıkan Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu için ulusal bir kader şekilleniyor.” yorumları, kendi ham hayallerini yansıtmaktaydı.
YRP, ülkenin “parlayan yıldızı” mıydı, yoksa “bakıra sürülen altın yaldızı” mıydı?
14 Mayıs 2023 Genel Seçimlerinde kayıtsız-şartsız AKP iktidarına ve Sn. Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığına destek çıkan YRP’nin, 31 Mart 2024 yerel seçimlerinde talep ettikleri 2 İl Belediye Başkanlığı verilmeyince, seçime bağımsız girme kararı almaları üzerine, Sn. Erdoğan, Fatih Erbakan’a yönelik çok ağır ithamlarda bulunmuşlardı.
“İp cambazı düşük!..” “(Şahsi çıkarı için her yolu mübah sayan) Zübük!” “Gölgemizdeki fırsatçı (güdük)!” gibi hakaretvari ifadelerle sataşan Sn. Erdoğan’ın şimdi pişmanlığı yüzünden okunmaktaydı. Oysa İlahi intikam böyle alınmaktaydı. Ve ne gariptir ki, bu hakaretlerin hiçbiri yanıtlanmamıştı. Daha önce, Erbakan’dan kurtulmak için, kendisini pohpohlayıp parlatanlar; 22 yıl yararlanıp iyice yıprattıktan sonra, şimdi Fatih Erbakan’ı öne çıkarıp, yeni bir Erdoğan vakası için hazırlık yapmaktalardı. Umarız ki, YRP bu tuzağa kapılmasındı.
YRP, Milli Görüş’ün gerçek temsilcisi ve Erbakan Hoca’nın siyasi varisi olduğunu ispatlamak için şu açıklamaları yapmak zorundaydı:
1- Siyonist İsrail’le Normalleşme Anlaşması’nın ve tüm ticari irtibatların derhal kesileceğini ve kesilmesi gerektiğini her fırsatta ve en yetkili ağızlarla ortaya koymalıydı…
2- Haçlı AB’ye giriş sevdasından vazgeçilip, D-8’ler ve İslam Birliği’nin canlandırılacağını vurgulamalıydı…
3- Adil Düzen projelerinin öğrenilip, benimsenip ve özendirilip mutlaka uygulanacağını sık sık gündeme taşımalıydı…
4- Aziz Erbakan Hocamızın gizlenen vasiyetinin açıklanması için, Onun evladı olarak acilen resmi ve hukuki girişimleri başlatmalıydı…
Bunları yapamadıktan veya savsakladıktan sonra, sadece Erbakan soyadını taşımak; samimi bir Milli Görüşçü olmak için yeterli sayılmazdı ve istismarcılıktan öte bir mana taşımazdı.
Ey AKP iktidarı ve ucuz kahramanları!
– Eğer İsrail’le ticareti sıfır noktasına getiremiyorsanız!..
– İncirlik ve Kürecik üslerini kapatamıyorsanız!..
– Yani, İsrail’den korktuğun kadar Allah’tan korkmuyorsanız!..
O halde; “Katil İsrail, işbirlikçi AKP” sloganından rahatsız olmayacaksınız!..
Özellikle yazının Israille yapılan ticaret ile alakalı bölümünde it yese kudurur cinsinden idi. Ama maalesef yetkililer hiç umurlarında değildi bu artık insanlıklarının ve vicdanlarının bittiğinin en büyük göstergesi idi. Akp’nin artık pimi çekilmişti ve zamanıda gelmişti, demekki gerekli değişim ve dönüşümler hazırlanmış, yaranın üzerindeki kabuğun yaradan ayrılması çok yakındı. Bu bütün mazlumlara verilebilecek en büyük müjde idi.
Mevlam Görelim Neyler Neylerse Güzel Eyler.
Hikmetinden sual olunmaz.
Bismillahirrahmanirrahim
(Allah) Gökleri ve yeri (başka bir örnekten ve projeden öğrenmeksizin, hiç yoktan) yaratıp var edendir. O, bir işin olmasına karar verirse, ona yalnızca “OL!” der, o da (murad ettiği şekilde ve en mükemmel biçimde) hemen oluverir. Bakara 117
(Müşrik olan hâkim-zalim güçlere ve hain işbirlikçilerine şöyle seslenilecektir:) “İşte bu(nlar) da (dünyada) sizinle birlikte (küfür ve zulüm sisteminin devamı için direnen ve şeytani bir fedakârlık damarıyla bazı zorluklara) göğüs gerenler (ve şimdi cehenneme girenler)dir. Onlara bir merhaba (bile) yoktur. Çünkü onlar ateşi boylayacaklardır.”
(Onlara uyan çıkarcı ve kolaycı halk yığınları ise:) “Hayır, sizler var ya; asıl size bir merhaba yok (siz rahat yüzü görmeyin). Çünkü bunu (azabı) siz bizim önümüze sürdünüz (dünyada siz bizi aldatıp peşinizden sürüklediniz). Bu cehennem ne kötü bir durak (başımıza neler getirdiniz)” diye (çıkışacaklardır.) Sâd 59-60
Bu devrin alimi, din görevlisi yazar ve yorumcuları bu dünyanın malına makamına tapıp bu kadar gerçekleri görüp insanları uyarmıyor “haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır” İbn Kayyim de el-Cevabu’l-vafî adlı eserinde (s.136) Hadis-i şerifinde buyrulduğu gibi davranıyorsa hakikati gizliyorsa vay onların haline Allah’ın intikamını unutuyorlarsa onlar beklesinler nasıl bir hüsrana uğrayacaklar pek yakında göreceklerdir.
HERKESİN AYARI AMACI KADARDIR
Herkes ilmü irfanı, bizzat kendi kazanır
Bir babadan oğula, mal kalır hal kalmazmış!
Fasık kişi kaderi, imandan başka sanır
Talihin ters dönerse, taç düşer şal kalmazmış
Bir babadan oğula, mal kalır hal kalmazmış!
Oğul salih değilse, ne yapsın Hazreti Nuh
Hainlere katılmış, yazıklar olsun ve yuh
Ki davaya gayretsiz, makam menfaate şuh
Oysa dünya yıkılır, sofra ve tal1 kalmazmış
Bir babadan oğula, mal kalır hal kalmazmış!
AKP’ye yanaşman, ayar itirafıydı
Önceden dediklerin, hepsi iftira mıydı?
Hocam; sükûtu oruç, Hak sözü iftarıydı
Hakikat zuhur etse, palavra fal kalmazmış
Bir babadan oğula, mal kalır hal kalmazmış!
SİYONİZM İN HİZMETKARLARI
Bizden görünüp bize hainlik yapanlar artık yolun sonuna gelmisti ve son kullanma tarihleri geçmişti…Fakat hâlâ ona toz kondurmayanlar ve yalanlarına kılıf uyduranlar sonlarını hesaplasındı…
2024 yılında hâlâ insanlar ,bebekler zulüm altındaysa ve açlıktan ölüyorsa bu ayıp size yeterdi…Hâlâ itrail e hizmetkârlık yapıyor olmak sizin acizliğinizin ve acımasızlığınızın belgesiydi…
Yazacak çok şey var fakat artık Allah CC havale etme zamanıydı ve sonlarını izleme zamanı gelmişti Elhamdülillah…
Normalleşme sürecinde İsrailli yetkililerle görüşmelerinde, Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İsrail Cumhurbaşkanı Sayın Herzog’u mart ayında biliyorsunuz Külliye’de ağırladık demişti .Sonrasında telefonla sık sık görüşmelerimiz oldu. Sonrasında diplomatik ilişkilerin en üst seviyeye çıkarılmasını kararlaştırarak büyükelçi atama kararını karşılıklı olarak açıkladık.” diye konuşmuştu.
“Birleşmiş Milletler Genel Kurulu için gittiğim New York’ta İsrail Başbakanı Lapid’i kabul ettim, bizim Türkevi’nde. Son olarak da geçen hafta İsrail Savunma Bakanı Benny Gantz ülkemizi ziyaret etti ve kendisini kabul ettim.” diyen Erdoğan, “Karşılıklı temaslarla süreci devam ettirerek ilişkileri tüm alanlarda ilerletme ümidimizi koruyoruz.
Diye ifadelerini belirtmiştir.
Gazeteci Metin Cihan, İsrail’in Gazze’deki katliamları başladığı günden bu yana X/Twitter hesabı (@metcihan) üzerinden #İsraileSevkiyatıDurdur hashtagiyle, İsrail’le ticareti sürdüren Erdoğan hükümetine ve şirketlere yönelik ifşaatlarda bulunmuştu.
Cihan, Marine Traffic web sitesi verilerine dayanarak yaptığı araştırmada, 7 Ekim’den bu yana Türkiye’den İsrail’e sevkiyat yapan gemileri listeledi ve hükümetin sözde “boykot” kampanyalarının arka planında, İsrail’in Filistinlileri soykırıma tabi tutmasına yardımcı olacak şekilde, ticareti devam ettirdiğini belgeledi.
Son derece önemli bir araştırmacı gazetecilik örneği sergileyen Cihan’ın sonraki paylaşımları ise herkese açık kaynaklardan devam eden ticaretin hangi şirketler tarafından yapıldığına odaklandı. Bu süreçte, İsrail’in Gazze’yi bombaladığı sırada İsrail’den sevkiyat yapan Halit Yıldırım gemisini işleten Manta Denizcilik’in sahibinin, Erdoğan’ın oğlu Burak Erdoğan ile ortaklığı olduğunu belgeledi.
Cihan daha sonra AKP’li eski başbakanlardan Binali Yıldırım’ın oğlu Erkam Yıldırım’ın İsrail’e sevkiyat yapan Oras Denizcilik sahibi ile ortak olduğunu ortaya çıkardı. Oras Denizcilik sahibinin aynı zamanda AKP milletvekili Vehbi Koç ile de ortaklığı bulunuyor.
Hükümete yakın Kolin Holding/Sefine Tersanesi, İsrail’e yakıt götüren tankerin bakımını yapıyor;
Türkiye’nin en büyük şirketlerinden İçdaş, İsrail’e düzenli çelik ve hammadde gönderiyor;
Akçansa/Sabancı Holding İsrail’e düzenli çimento gönderiyor;
Arkas Holding İsrail’e düzenli sevkiyat yapıyor;
MNG Holding İsrail’e her gün uçakla sevkiyat yapıyor.
Erdoğan ve ailesi, Cihan hakkında suç duyurusunda bulunurken İstanbul Anadolu 2. Sulh Ceza Hâkimliği, Cihan’ın Yıldırım ailesi ile ilgili tweetlerinin silinmesi için karar çıkardı.
Cihan yaptığı açıklamada “Silmiyorum. İddia değil, herkese açık resmi kaynaklar. Bu nedenle yalanlayamadınız bile. Bildirilen kararı da aynen böyle yanıtladım. Hâkimi bağlamanız beni bağlamaz. Silmiyorum. Filistinli çocuklar için, silmiyorum,” dedi.
“Müminin ferasetinden sakınınız;çünkü o Allah’ın Nuruyla bakar ” Hadis-i Şerif
“…Ona sözlerin (ve düşlerin) yorumundan (olan bir bilgiyi) öğrettik. Allah, (her işinde, takdirinde ve) emrinde galip olandır, ancak insanların çoğu gerçeği bilmeyen (cahil ve gafillerdir).”
Yusuf21
Dağın arkasını, görmek marifet
Milli Çözüm asra,büyük feraset
Şeytani plan kurmuş,sonu hasaret
Emir gökten gelir,bu iş tamamdır!..
……….
Kim (İslam’a ve insanlığa yararlı) iyi bir işe (haklı ve hayırlı bir kişiye) aracılık ederse, onun da o işten bir sevabı ve nasibi vardır. Kim de kötü bir işe aracılık yapar (yanlış ve haksız neticelere şefaatçi ve yardımcı olur)sa, onun da (bu kötülüklerden elbette) günahı ve payı olacaktır. Allah her şeyin (ve herkesin) üzerinde koruyucu ve hesap sorucu olandır (ve hak ettiği karşılığı verendir).Nisa Suresi 85
Zahir mümin rolü, oynar habire
Dili mümin işi, şeytana hizmet
Her kötülüğe alet,olmuş gafile
Hoş söz israf,tok söz canına zahmet
Mümine yetişecek,İlâhi nusret!..
Yerel seçimlerin iktidar için büyük bir hezimet olduğu gerçeğini gizlemek için bazı yandaş kitleler bu kaybın da Erdoğan’ın stratejisi olduğu yalanını söylemekten geri durmamaktadırlar. İktidar seçmeni artık ne yazık ki zehirlenmiş durumdadır. Erdoğan’ın bu seçimi Ekonomi ve diğer sahalarda kötü gidişin faturasını belediyelere kesmek istediği için kaybettiğini ve bunun bir strateji olduğunu söylemektedirler. İktidarın her faaliyetine kılıf uydurma çabasında olanlar yerel seçimde yaşadıkları hezimete de ne yazık ki kılıf uydurma peşindedirler. Toplumun kendilerine yaptığı bu uyarılardan ders almak yerine hala büyük bir kibirle devam eden bu hastalıklı anlayış toplumun dinamiklerinden tamamen habersiz durumdadır.
İtikadi münafıkların ve siyonist timsahın gövdesi olan işbirlikçi takımının sonu gelmiş, kutlu ve şen baharların müjdecisi Adil Düzen bolluk bereket ve barış medeniyetinin habercisi Milli Çözüm Çiçeği tomurcuklanmış ve açmasına ramak kalmıştır. Aziz Erbakan Hocamızı istismar eden içerdeki işbirlikçi takımı ve şürakası ile siyonist düzenin beyin takımı dahil uykuları kaçırmış hazin sonlarını gözlemektedirler. Tüm dünyanın bayram yapacağı günlere tez zamanda kavuşmak dileğiyle. Ayrıca İsrail’le ticaret hıyanetini kamil manada ortaya koyan yine Milli Çözümden başka çıkmadı.
Rabbimize sonsuz şükürler ediyoruz, 22 yıllık Batılın kuklası AKP’YE ve tahribatlarına onay vermedik ondan taraf olmadık… ELHAMDÜLİLLAH ELHAMDÜLİLLAH ELHAMDÜLİLLAH…
Allah yoluna REHBER şahsiyete – Kur’an’a Tercüman Olan Bilge ve Yiğit Şahsiyete (Milli Çözüm’e Üstad Ahmet AKGÜL Hocamıza) tâbi ve taraf olmanın bu dünyada verdiği huzuru onuru hayrı yaşamak gibi bir konfor bir cennet hayatı yokmuş (ahiretteki konforu siz düşünün artık) bunu yaşamamıza vesile olan Milli Çözüm’e Üstad Ahmet AKGÜL Hocamıza MİNNETTARIZ. İşte AKP gibi işbirlikçi bozuk Batıl düzenin kuklası olanlara taraf olmamamızı onların tuzaklarına düşmememizi sağlayan, bizi Hakta tutmak için rahatını bozup, tâbilerine REHBERLİK yapan Üstadımızın hakkını ödeyemeyiz. O halde ödeyemeyeceğiz madem, Üstadımıza ve Davasına NANKÖR OLMAMAK için elimizden gelen gayreti çabayı göstermek boynumuzun borcudur.
Yeryüzünde böbürlenerek (gücüne, güzelliğine, servetine, etiket ve rütbene ve çevrene güvenip kibirlenerek) yürüme!.. Çünkü sen (ağırlık ve azametinle) ne yeri yarabilir, ne de dağlarla ululuk yarışına girişebilirsin. İsra suresi37. Ayet)..
Evet kavakların dikliğine boylarının uzunluğuna bakıp onları önemli bir şey sanmayın, bütün kibirli, Meyvesiz ve gölgesiz yaratıkların başları Bulutlarda sallanır.. sözü ne kadar isabetlidir, gurur ve kibir Ruha yerleşince insan kendisini emanetçi olduğunu unutup, kendisine o emaneti veren, Rabbine İsyan derecesine gelerek çevresindeki her şeye tepeden bakar hale gelmektedir, her şeyi ben bilirim, Her şey benim dediğim şekilde meydana gelir edasıyla, ukalalık ve gurur da Ebu cehil’i aratmayan davranışlarla, insanlara zulüm ve eziyete, Maddi manevi bunalımlara, Filistin başta olmak üzere tüm dünyadaki Müslümanların çığlıklarına kulak tıkayarak, Zalimlere desteğini sürdüren eğitim dindar kahramanlar artık maskeniz düştü, Aya dört şeritli yol yaparım dese inaniriz!. diyen seçmen sandığa bile gidemedi, gidenler CHP ye oy verdi Bizi CHP ye oy verecek kadar bezdirdiniz diyerek beddualar etti, unutmayın mazlumun ahı indirdi şahı… mala mülkem Mağrur olma yok deme Ben gibi, bir muhalif Rüzgar Eser savurur harman gibi….
Ey AKP iktidarı ve ucuz kahramanları!
– Eğer İsrail’le ticareti sıfır noktasına getiremiyorsanız!..
– İncirlik ve Kürecik üslerini kapatamıyorsanız!..
– Yani, İsrail’den korktuğunuz kadar Allah’tan korkmuyorsanız!..
O halde; “Katil İsrail, işbirlikçi AKP” sloganından rahatsız olmayacaksınız!..
İsrail’den korktukları kadar Allah’tan kormayanlar:
“Göklerde ve yerde ne varsa hepsi O’nundur. Din de daima O’nundur. (Kıyamete kadar yalnız O’nun hükmü uygulanacaktır.) Gerçek böyle iken siz hâlâ Allah’tan başkalarından mı korkuyorsunuz?” (Nahl Suresi 52. Ayet)
“(Allah’ın rızasını ve Hakk davayı bırakıp) O küfre ve nankörlüğe sapanlar (var ya); onlar kendilerine tanıdığımız fırsat ve mühleti, sakın kendileri için hayırlı sanmasınlar. Biz onlara, ancak günahları (ve sorumlulukları) daha da artsın diye süre (ve fırsat) vermekteyiz. (Sonunda mutlaka) Onlar için aşağılatıcı (pişman ve perişan kılıcı) bir azap (ve kötü bir akıbet) vardır.” (Âl-i İmran Suresi 178. Ayet)
………………………………………..
14 Mayıs 2023 Genel Seçimlerinde kayıtsız-şartsız AKP iktidarına ve Sn. Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığına destek çıkan YRP’yi ve Fatih Erbakan’ı öne çıkarıp, yeni bir Erdoğan vakası için hazırlık yapmaktalardı.
Umarız ki, YRP bu tuzağa kapılmasındı.
Artık AKP iktidarı döneminin sonuna gelmiş bulunmaktadır.
Ama Siyonistler tepe tepe kullanıp son yağını da çıkarmadan bırakmayacaktır.
Ah Gidi Sakallı Hüsnü!
Uyarmıştı Hocam seni,
Yutmayasın diye yemi,
Dinlemedin kaçtı gemi
Bak düştüğün hallere…
Yavaş yavaş olacaktı
Alttan sessiz gidecekti
Güya devrim yapacaktı
Bak düştüğü hallere…
Ampül Hasan da sen gibi
Geçti devri, bitti işi
Açlıktan çürüdü dişi
Bak düştüğünüz hallere
Onlar yedi yağlı yeri
Size kaldı sahan dibi
Yok ileri, sade geri
Muhtaç oldunuz ellere…
Eh bunu da siz istediniz!
Oy verdiniz kendine
Aldanıp ta bendine
Sen yandın sen derdine
Bak düştüğün hallere.
Az çalıyor çal dedin
Sirke verdi bal dedin
Bir el etti kal dedin
Bak düştüğün hallere
Cefadan usanmadın
Tavsiyeye tınmadın
Bir türlü uyanmadın
Bak düştüğün hallere
Deprem olur sel olur
Servet gider yel olur
Takke düşer kel olur
Bak düştüğün hallere.
Hayra yorma her düşü
Yükseğin var düşüşü
Seyrettirir cümbüşü
Bak düştüğün hallere
Sevme seni ezeni
Boş atıp ta gezeni
Bozar isen düzeni
Bak düştüğün hallere
Uçurum var yarı var
Tüm biterse yarı var
Danışacak yar’ı var
Bak düştüğün hallere
…..
22 YILLIK İKTİDARLARI BOYUNCA YAPTIKLARI HATALAR NEDENİYLE, ERBAKAN HOCANIN UYARILARINI DİKKATE ALMAYIP BASİRETSİZLİK VE BECERİKSİZLİKLERİ SEBEBİYLE ÜLKEYİ FELAKETİN EŞİĞİNE GETİRDİLER demek isterdim ama bütün bunları hataen değil bilinçli olarak yaptılar, o koltuklarda oturabilmek için birilerinin emirleri doğrultusunda yaptılar. , üretim yönelik tüm fabrikaların satılıp kapatılması, tarım ve hayvancılığın bitirilmesi, her konuda dışa bağımlı bir ülke haline getirmeleri beni bu düşünceye itiyor doğrusu. Erbakan Hoca bu parti ile ilgili, “akp ye oy vermek İsrail’e oy vermektir” derdi.”akp yi iş başında tutmak siyonizmin ana vazifesidir” derdi. Netanyahu Arap ülkelerine İslam ülkeleri liderlerine “o koltuklarda oturmaya devam etmek istiyorsanız susun” demişti hepsi de Gazze’de insanlık ölürken en büyük zulümler yaşanırken kıllarını kıpırdatmamış, Kâbe de Allah’ın evinde Filistin bayrağı açanları, Filistin’e dua edenleri tutuklamışlardı. Bizim ülkemizde ise İsrailli askerlere içlik gönderen, silah mühimmat gönderen, bor, gıda vs ürünler gönderen bir dindar iktidar var güya. Yaptıklarının halk tarafından tepki göreceği için göstermelik boykot mitingleri yaptılar halkın gazını aldılar, kahve dükkanlarında eylemler yaptılar, oysaki o kahve dükkanından çok daha fazlasını oy verdikleri parti yapıyordu ama sesleri çıkmıyordu bu halkın da. Elbette her şey yazılıp kaydediliyor, ALLAH ZALİMLERİN VE İŞBİRLİKÇİLERİNİN HESABINI ELBETTE GÖRECEK, ZALİMLERİ YERİN DİBİNE BATIRACAK, İŞBİLİKÇİLERİNİ İSE ZELİL EDECEK EDECEK REZİL EDECEK, ÖYLE KAHREDECEK İNŞALLAH.
İBRAHİM 47
Sakın ha, Allah’ı; elçilerine (ve Hakk davetçilerine) verdiği sözden (ve zafer va’adinden) dönecek sanma(yın). Gerçekten Allah Azîz’dir, İntikam sahibidir. (Ey zalimler ve hainler, sizin de zulüm ve hıyanetlerinizin hesabını soracak, saltanatınızı yıkacaktır.)
Ey AKP iktidarı!
– Eğer İsrail’le ticareti sıfır noktasına getiremiyorsan!
– İncirlik ve Kürecik üslerini kapatamıyorsan!
– Yani, İsrail’den korktuğun kadar Allah’tan korkmuyorsan!
O halde; “Katil İsrail, işbirlikçi AKP” sloganından rahatsız olmayacaksın!
MİLLİ ÇÖZÜM VE ÜSTAD AHMET AKGÜL HOCAMIZ DEFAATLEN SP İLE YRP YÖNETİCİLERİNE SESLENMİŞ BİR AN ÖNCE BİRLEŞMELERİ ÇAĞRISINDA BULUNMUŞLARDI. ŞUAN HALKIN KAFASI ÇOK KARIŞIK, İKİ TARAFTA MİLLİ GÖRÜŞÇÜ OLDUKLARINI SÖYLÜYORLAR AMA AYRI SAFLARDA MÜCADE EDİYORLAR. FATİH ERBAKANI ERDOĞANIN YERİNE HAZIRLADIKLARI OLDUKÇA AŞİKAR, PEKİ FATİH ERBAKAN İKİNCİ BİR ERDOĞAN MI OLACAK İNSNAINLIĞIN İFASADINA MI HİZMET EDECEK, YOKSA NECMETTİN ERBAKANIN YOLUNDA İNSANLIĞIN ISLAHINA SAADETİNE Mİ HİZMET EDECEK GÖRECEĞİZ..
YRP, Milli Görüş’ün gerçek temsilcisi ve Erbakan Hoca’nın siyasi varisi olduğunu ispatlamak için şu açıklamaları yapmak zorundaydı:
1- Siyonist İsrail’le Normalleşme Anlaşması’nın ve tüm ticari irtibatların derhal kesileceğini ve kesilmesi gerektiğini her fırsatta ve en yetkili ağızlarla ortaya koymalıydı…
2- Haçlı AB’ye giriş sevdasından vazgeçilip, D-8’ler ve İslam Birliği’nin canlandırılacağını vurgulamalıydı…
3- Adil Düzen projelerinin öğrenilip, benimsenip ve özendirilip mutlaka uygulanacağını sık sık gündeme taşımalıydı…
4- Aziz Erbakan Hocamızın gizlenen vasiyetinin açıklanması için, Onun evladı olarak acilen resmi ve hukuki girişimleri başlatmalıydı…
Bunları yapamadıktan veya savsakladıktan sonra, sadece Erbakan soyadını taşımak; samimi bir Milli Görüşçü olmak için yeterli sayılmazdı ve istismarcılıktan öte bir mana taşımazdı.
Firavun’u hiçbir güç odağı kurtaramamayacaktır!
Zafer kabul edilen seçimin sonucu;
22 yıllık tahribatın altında kalmaktır.
Hayır görülende şer, şer görülende hayır vardır. Münafık ve marazlılar ayarlarını ortaya koymuşlardır!
Milli Çözüm basiret, feraset, dirayet ve cesaretle gerçekleri ortaya koymuş ve gene haklı çıkmıştır elhamdülillah.
Zalimlerin bütün planları başında patlamakta, İşbirlikçilerin bütün yalanları ayaklarına dolanmaktadır.
Kutlu son an meselesidir.
Zafer inananlarındır ve zafer yakındır!
Bunları yapamadıktan veya savsakladıktan sonra, sadece Erbakan soyadını taşımak; samimi bir Milli Görüşçü olmak için yeterli sayılmazdı ve istismarcılıktan öte bir mana taşımazdı.
AKP, Alparslan Türkeş’in siyaset içindeki tüm çocuklarını yanına almanın yanında, Fatih Erbakan da AKP ile aynı safta bulunmakta bir beis görmemişti. Belki YRP kendi içinde AKP ile ittifak değil vesaire bir bahane arkasında dursalar da bu gerçeği değiştirmez.
Eğer bu çöküşün ilk adımıysa Demekki bir iki dönem daha bunlar iktidarda. İlk adımdan anlaşılan bu olur. Bu ilk adımlar bitene kadar ülkenin canı çıkar maalesef ki evet
“Halkımızın Sandık İnkılabı ve Hakkın İntikamı Tecelli Etmeye Başlamıştı!” gerçeğini, Milli Çözüm 28 Mayıs 2023 genel seçimleri sonuçlarında söylemişti.
Akp’nin ‘zafer’ zannettiği, Millet ittifakının ‘hezimet’ olarak yorumladığı 2023 genel seçim sonuçlarını; Milli Çözüm “ileride görünün, bereket/yağmur getirdiği zannedilen, aslında işbirlikçiler için tufan/intikam taşıyan bulutlar gibi “2023 seçim sonuçlarını” değerlendirmişti.
Daha 12 ay geçmeden, iktidarın ve muhalefetin yapmış olduğu “seçim yorumlarının” isabetsiz, Üstad Ahmet Akgül Hocamızın ise yorumlarında tam isabet ettiğini görmekteyiz.
Evet, Üstad Ahmet Akgül Hocamızın Kur’an-ı Kerim’deki tarihi kıssalardan çıkardığı ders ve hisseler, imani basiretle olaylara bakışı ayrıca 60 yıllık siyasi tecrübesi aynı zamanda “HÜKÜM”lerle amel edip, görev ve sorumlulukların kuşanılması ama çıkan sonuçları “HİKMET”le değerlendirmek zorunda ve şuuruyla hareket edebilmesinin sonucunda; eşsiz bir feraset ve şaşmaz bir istikamete sahip olduğunu düşünüyoruz/görüyoruz.
Makalemizde geçene şu bölümün (muhalefetin ve iktidar yalakalarının dile getiremediği fakat hakkın/halkın duymak istediği şu gerçekler) üzerinde durmak gerekiyordu:
“Ey AKP iktidarı!
– Eğer İsrail’le ticareti sıfır noktasına getiremiyorsan!
– İncirlik ve Kürecik üslerini kapatamıyorsan!
– Yani, İsrail’den korktuğun kadar Allah’tan korkmuyorsan!
O halde; “Katil İsrail, işbirlikçi AKP” sloganından rahatsız olmayacaksın!”
Artık millet uyanıyor! Aylar evvel başta Milli Çözüm Dergisi’nin, AGD’nin, Saadet Partisi’nin dile getirdiği sözleri ve sloganları, şimdi on binler meydanlarda haykırıyor! Ve tüm güçlerine, hileli oyunlarına, tehditlerine.. rağmen, tarihi dirilişin, Milli Çözüm şuuruna insanımızın gelişinin önüne geçilemiyor!.. Engellenemeyecekte inşallah.
Milli Çözüm’ün iktidara tarihi çağrısı:
“Ey AKP İktidarı! Hâlâ içinizde biraz insanlık kırıntısı kaldı ise;” başlığı altında makalemizde verilmektedir.
Yine Üstad Ahmet Akgül Hocamız “YRP’nin, Milli Görüş’ün gerçek temsilcisi ve Erbakan Hoca’nın siyasi varisi olduğunu ispatlamak için şu açıklamaları yapmak zorundaydı” Başlığı altında YRP’ye son bir fırsat olarak yol gösteren temel maddeleri sıralamıştı.
Şu saatten sonra, Milli Görüş’ün temel konuları olarak sıralanan bu gerçekleri açıklamaktan bile aciz olanların “Milli Görüş’cü, Aziz Erbakan Hocamızın davasının devamı olduklarını” söylemeleri, zamanında AKP ’iktidarının (Milli Görüş, Erbakan) istismarından farksız olacaktı.
Ve artık ne halk nede gelişen süreç ve nede Hak böyle bir istismara geçit vermeyecek, her gelişen olan Milli Çözüm inkılabını perçinleyecekti.
Fatih erbakan sadece Aziz Mücahid SEYYİDİ Şüheda Müceddidi EKBER Muhyiddin ARABİ- İ Sani ve Sultanı Zişan Zıllullah, Bakiyetullah ve Kaimullah Sahibüzzaman ve Bediüzzaman Prof Dr Necmeddin ERBAKAN (RA) (rıdvanallahu teala Aleyhim Ecmain ve ceyşi ve hizbullahi Ğalibun ve Hizbi Saadeh )’ın biyolojik oğludur… Onda maalesef maya yok…
Milli Görüşü istismar eden yöneticiler çoğalmıştı fakat hala Erbakan İktidarını hatırlayıp Milli Görüşe ümit bağlayan halk kitleleri de çoğalmıştı.
AKP Erbakan’ın devamı istismarıyla yaklaşık 23 yıllık iktidarını İsrail yandaşlığı, ailevi ve ahlaki yozlaşma, israf, hırsızlık, yolsuzluk, uyuşturucu, faiz belasıyla kaybederken; C.H.P yıllardır yaptığı yanlışların telafisine gitmiş geçmişiyle hesaplaşma ve özür süreciyle halkın gönlünü ve güvenini kazanmıştı. Milli Görüşün partisi Saadet Partisiyle önce ittifak sonra onun halka yaklaşımlarını örnek alarak toplumun genelinden tepki oyları yanında Saadet Partisi sayesinde güven kazanmıştı. İşte YRP nin aldığı oylar da aslında aynı sebeplerin oluşturduğu “bir ümit” oylarıydı. Artık ülkem insanı PROF. DR NECMETTİN ERBAKAN HOCASINI farklı kapılarda aramakta ve özelde ona güvenmekteydi. Artık ülkemizde MİLLİ GÖRÜŞ genel kabul görmüş ülkem insanının bakış açısı olmuştu. Hep kaybettiği zannedilen sadık Milli Görüşçüler etraflarına verdiği güvenle bu dönüşümün mayası konumundalardı.
Tabi un var, su var, maya da var. Fakat bu ekmeği yapacak toplumun her kesimini kucaklayacak ve aynı amaç doğrultusunda hedefe kilitleyecek ADİL DÜZENİ bilip uygulayacak cesur bir ele ihtiyaç vardı. İşte Milli Çözüm’ün şahsi manevisi ÜSTAD AHMET AKGÜL ve ekibi yıllardır beklenen o kutlu dönemin kahramanlarıydı.
“Katil israil işbirlikçi akp”,
“Mazlumların ahı indirir şahı”,
Nisâ 115
Her kim kendisine ‘dosdoğru yol’ apaçık belli olduktan (hidayet ve hakikati bilip tanıdıktan, Hakk ile Bâtıl’ın farkına ve şuuruna vardıktan) sonra, (dünyalık makam ve menfaat hırsıyla) Elçiye (Peygambere ve Hakk dava rehberine) muhalefet edip (haklı ve hayırlı hareketten ayrılırsa) ve mü’minlerin yolundan başka bir yola (Siyonist ve Haçlı İttifakına ve şeytani kurallarına) uyarsa, onu dönüp gittiği yanda (şerli ortam ve ortaklıkta) bırakırız (bu hıyanet ve hakaretinden dolayı tekrar Hakka ve hidayet yoluna dönmesine fırsat tanımayız ve hidayetini karartırız) ve (ahirette de) cehenneme sokarız. O ne kötü ve sürekli bir (zindan) karargâhıdır! [Not: İmam-ı Şafii: “Bu ayet, ‘icma’ya ve Hakk hâkim olsun diye ortaya çıkan oluşuma bağlı kalmayı gerekli sayan en önemli ayetlerin başındadır” buyurmaktadır. Bak: Razi. Cilt: 11 Sh: 43]
https://www.mealikerim.com/4/nisa/115