Bugün : 109
Dün : 138
Bu ay : 7253
Geçen ay : 19727
Toplam : 34834613
IP'niz : 18.97.14.87
SİYASET VE STRATEJİ KAVRAMI
Siyaset; hem toplumu yönetme ve yönlendirme sanatı, hem de devlet ve hükümet işlerini yürütmek üzere, hukuki ve ahlâki düzenlemelere girişme sahasıdır. Strateji ise; siyasi, askeri, ekonomik ve sosyal projeleri hedefine ulaştırmak ve engelleri kolayca ve en az kayıpla aşmak üzere belirlenen teorik, teknolojik, taktik ve lojistik imkânların en etkili ve verimli şekilde programlanması ve uygulanmasıdır.
Lojistik; (Yeterli ve yetenekli eleman ve personelin, her türlü araç, gereç ve malzemenin, bunların ikmal ve destek kuvvetlerinin hazırlanması), Taktik; (Eldeki imkân ve fırsatların, en hayırlı ve başarılı sonuçları alacak usullerle ve ustalıkla kullanılması), Teknolojik; (O sahadaki teknik birikimlerden ve teknolojik gelişmelerden yararlanılması ve daha ileri model ve metotların yaratılması), Ve Teorik; (Geçmiş deneyimlerden de faydalanarak, daha yeni ve etkili program ve projelerin tasarlanması) gibi bilgi ve becerilerden yoksun kurum ve kuruluşların başarıya ulaşma şansı zayıftır.
Bir Teşkilat veya Hükümet Hedefine Varmak İstiyorsa:
a) Rakiplerinin gücünü, avantajlarını ve zafiyet noktalarını,
b) Kendisi aleyhindeki tahdit ve tehdit (sınırlama ve korkutma) unsurlarını ve bunları aşma yollarını,
c) Teknik, ekonomik, politik, psikolojik ve askeri yönden her türlü gücü hazırlama imkânlarını,
d) Bu gücü yerinde ve yeterince kullanma başarısını,
e) Bu gücü sürekli geliştirme ve olgunlaştırma şartlarını,
f) Rakiplerinin:
1- Mevcut güçlerini ve yeteneklerini,
2- Görünen girişimlerini ve gerçek niyetlerini,
3- Kısa ve uzun vadeli siyaset ve stratejilerini, önceden öğrenme ve karşı tedbirler geliştirme (istihbarat) kurallarını bilmesi ve ona göre hareket etmesi lazımdır.
Tarih boyunca yaşanan bütün başarısızlıkların altında, bu stratejik anlayış ve atılımlardan mahrum lider ve hükümetlerin hatası yatmaktadır. Gerek bütün yeryüzünde, gerek kendi bölgesinde, gerek ülkesinde ve gerekse yakın çevresinde, ekonomik ve sosyal gelişmeleri menfi yönde etkileyen ve toplum kesimlerini manipüle eden merkezleri ve bunların yöntemlerini bilmeyen, bilse de baş edemeyen lider ve hükümetlerin, olumsuz gelişmeler karşısında “Ne yapalım, birileri düğmeye basınca bunlar oluyor!” cinsinden mazeretlere sığınması, kendi acizliklerinin ve çaresizliklerinin ifadesi ve ispatıdır.
Türkiye’mizde ve bütün ülkelerde gerçek bağımsızlığa ulaşmak ve başarılı hizmetler sunmak isteyen siyasetçilerin ve hükümetlerin:
a) Yönetim çarkını kolaylaştırması ve yetkileri paylaşmaktan korkmaması,
b) Ülke çapında, her kurum ve kademede denetim ve kontrol mekanizmasını çalıştırması,
c) Her konuda ve herkese karşı adalet ve eşitliği sağlaması,
d) Toplumu manen disiplinize eden dini değerlerin ve psikolojik dinamiklerin güçlenmesine, inanç ve ifade özgürlüğünün yerleşmesine çalışması,
e) Demokrasiyi kurumsallaştırması, genel ve yerel yönetimlerin halk iradesini tam olarak yansıtması, seçilmişlerle atanmışlar arasındaki demokratik dengenin korunması,
f) Şeffaflık ve tarafsızlığın uygulanması, Milli Güvenliği ilgilendiren özel durumlar dışında “gizlilik ve devlet sırrı” arkasına saklanılmaması,
g) Kurumlar arasında koordinasyon ve iş birliğinin oturtulması,
h) Sağlıklı ve sürekli istihbarat ve bilgi kaynaklarına sahip olunması,
i) Evrensel (Avrasya-Yeni Dünya), bölgesel (Balkanlar, Kafkaslar, Orta Asya, Ortadoğu, Karadeniz ve Akdeniz Havzası) ve ülke çapında (Genel, bölgesel ve il bazında) gerekli ve yeterli siyaset ve stratejileri hazırlaması gerekmektedir.
Bunun için, toplumu oluşturan bireylerin de, hem kendi haklarını kullanacak, hem başkasının haklarına saygı duyacak ve sahip çıkacak bir şuur olgunluğuna ulaşması da beklenir.
A- Pozitif Haklar: Herkesin doğuştan sahip olduğu can, mal ve namus emniyeti, din ve düşünce hürriyeti gibi tabii haklardır ki, bunları korumak devletin görevidir.
B- Politik Haklar: Her türlü ekonomik ve sosyal girişim ve gayretlerdir ki, bunları gözetmek ve geliştirmek sivil toplum örgütlerinin ve kısmen siyasi partilerin görevidir.
C- Pratik Haklar ise: Seçme ve seçilme hakları, yerel ve genel yönetimlere katılma imkânlarıdır ki, bu hakları kullanmak ve sahip çıkmak da özellikle fertlerin görevidir.
Örneğin Türkiye; Tarihi kültür ve medeniyet mirası, Tabii ve coğrafi yapısı, Temel yer altı ve yer üstü kaynakları ve Talihli fırsatları bakımından, “Dünya Devleti=Süper Güç” olacak potansiyel imkânlara sahip olmasına rağmen, maalesef bilinçsiz ve beceriksiz yöneticiler elinde perişan edilmiştir.
Evet, Süper Güç olmak için;
Ekonomik güç gereklidir, ama yeterli değildir. Eğer yeterli olsaydı Almanya süper güç olurdu.
Bilim ve teknolojik güç gereklidir, ama yeterli değildir. Yeterli olsaydı Japonya süper güç olurdu.
Jeopolitik konum çok önemlidir, ama yeterli değildir. Yeterli olsaydı, Türkiye süper güç olurdu.
Askeri güç mutlaka gereklidir, ama yeterli değildir. Yeterli olsaydı, Çin süper güç olurdu.
Nüfus yoğunluğu da önemli bir etkendir, ama yeterli değildir. Yeterli olsaydı Hindistan süper güç olurdu.
Tüm dünyayı etkileyecek bir kültür ve yaşam biçimi (mimari, müzik, moda, giyecek, yiyecek, içecek ve eğlence tarzı) önemli ve özellikli bir öğedir, ama yeterli değildir. Yeterli olsaydı Fransa süper güç olurdu.
Süper Güç olmak için; gerekli olan bütün bu şartların hepsini hazırlamakla beraber, bunları dünya dengelerini hayırlı yönde değiştirecek ve düzeltecek şekilde kullanacak büyük bir beyine ve süper bir organizeye ihtiyaç vardır. İşte bu beyin ve birikim, Türkiye’nin ve insanlık âleminin en büyük şansıdır.
Umuyoruz ki, yakın bir gelecekte; ilim ve teknoloji üstünlüğünü ve öncülüğünü ele geçirmiş, bunun yanında yeni ve yaygın kalkınma modelleri geliştirmiş, kendi öz kültürünü, dünyanın her yerinde özlenen ve özenilen hale getirmiş, temel insan haklarının ve evrensel hukuk kurallarının sağlanması ve dünya huzurunun korunması açısından, siyasi ve askeri etkinliğini, her halde ve her yerde hissettirebilen, farklı din ve kavimlerden bütün insanlığın refah ve hürriyetine hizmet eden, “Yeni Bir Barış ve Bereket Medeniyeti”nin merkezi ve motoru Türkiye olacaktır.
Ümit aşılayan, zafer muştulayan mükemmel tespitler içeren makaleniz için çok teşekkür ediyorum.
“Bakın size kesinlikle ifade ediyorum ki; TÜRKİYE’NİN KURTULUŞU; Milli Çözüm’e inanan bir Cumhurbaşkanı’nın o makama oturması, Milli Çözüm’e inanan bir Hükümet’in kurulması ve yeni bir devrin başlamasıyla mümkündür!” Prf. Dr. Necmettin ERBAKAN
Türkiye; Tarihi kültür ve medeniyet mirası, Tabii ve coğrafi yapısı, Temel yer altı ve yer üstü kaynakları ve Talihli fırsatları bakımından, “Dünya Devleti=Süper Güç” olacak potansiyel imkânlara sahip olmasına rağmen, maalesef bilinçsiz ve beceriksiz yöneticiler elinde perişan edilmiştir.
Evet, Süper Güç olmak için;
Ekonomik güç gereklidir, ama yeterli değildir. Eğer yeterli olsaydı Almanya süper güç olurdu.
Bilim ve teknolojik güç gereklidir, ama yeterli değildir. Yeterli olsaydı Japonya süper güç olurdu.
Jeopolitik konum çok önemlidir, ama yeterli değildir. Yeterli olsaydı, Türkiye süper güç olurdu.
Askeri güç mutlaka gereklidir, ama yeterli değildir. Yeterli olsaydı, Çin süper güç olurdu.
Nüfus yoğunluğu da önemli bir etkendir, ama yeterli değildir. Yeterli olsaydı Hindistan süper güç olurdu.
Tüm dünyayı etkileyecek bir kültür ve yaşam biçimi (mimari, müzik, moda, giyecek, yiyecek, içecek ve eğlence tarzı) önemli ve özellikli bir öğedir, ama yeterli değildir. Yeterli olsaydı Fransa süper güç olurdu.
Süper Güç olmak için; gerekli olan bütün bu şartların hepsini hazırlamakla beraber, bunları dünya dengelerini hayırlı yönde değiştirecek ve düzeltecek şekilde kullanacak büyük bir beyine ve süper bir organizeye ihtiyaç vardır. İşte bu beyin ve birikim, Türkiye’nin ve insanlık âleminin en büyük şansıdır.
Umuyoruz ki, yakın bir gelecekte; ilim ve teknoloji üstünlüğünü ve öncülüğünü ele geçirmiş, bunun yanında yeni ve yaygın kalkınma modelleri geliştirmiş, kendi öz kültürünü, dünyanın her yerinde özlenen ve özenilen hale getirmiş, temel insan haklarının ve evrensel hukuk kurallarının sağlanması ve dünya huzurunun korunması açısından, siyasi ve askeri etkinliğini, her halde ve her yerde hissettirebilen, farklı din ve kavimlerden bütün insanlığın refah ve hürriyetine hizmet eden, “Yeni Bir Barış ve Bereket Medeniyeti”nin merkezi ve motoru Türkiye olacaktır.
HİDAYET – FERASET – DİRAYET
Kısa, öz ve özet bir şekilde, Siyaset ve Strateji konusu, net ve anlaşılır bir şekilde dikkatlere sunulmuş.
Özellikle; POZİTİF Hakları (Herkesin doğuştan sahip olduğu can, mal ve namus emniyeti, din ve düşünce hürriyeti gibi tabii haklar) korumanın Devletin, POLİTİK Hakları (Her türlü ekonomik ve sosyal girişim ve gayretler) korumanın STK ve Partilerin, PRATİK Hakları (Seçme ve seçilme hakları, yerel ve genel yönetimlere katılma imkânları) korumanın ise Halkın ve Fertlerin görevi olduğu, çok nezih bir anlatımla belirtilmiş.
Süper Güç olmak için;
Ekonomik Gücün, Bilim ve Teknolojik Gücün, Jeopolitik Konumun, Askeri Gücün, Nüfus Yoğunluğunun, Tüm dünyayı etkileyecek bir Kültür ve Yaşam Biçiminin (mimari, müzik, moda, giyecek, yiyecek, içecek ve eğlence tarzı) önemli ve özellikli bir öğe olduğu, ama yeterli olmadığı vurgulanmıştır.
Süper Güç olmak için; gerekli olan bütün bu şartların hepsini hazırlamakla beraber, bunları dünya dengelerini hayırlı yönde değiştirecek ve düzeltecek şekilde kullanacak büyük bir BEYİN’e ve süper bir ORGANİZE’ye ihtiyaç olduğu ve bu beyin ve birikimin, Türkiye’nin ve insanlık âleminin en büyük şansı olduğu ortaya konmuştur.
Bütün bunları ortaya koymak; ilim ve birikimin, beyin ve organizenin bir ispatıdır. Allah, kim dilerse ve gayret edip beklerse, ona lütfeder nimet ve zaferini.
İnşallah bu kutlu ve mutlu sona, Millî Çözüm ve Üstad Ahmet AKGÜL Hocamız eliyle ulaşılacaktır. Allah bizleri, ihlas ve ihsanla gayret eden samimi müminlerden ve sadık mücahitlerden eylesin.
Aziz Erbakan Hocamız şöyle buyurmuşlardır: “Cihad izzet ve aydınlık, gevşeklik ise zillet ve karanlıktır”
Buradan özetle;
Asla gevşeklik göstermemeli ve Cihadın gereği olarak Ekonomi,Bilim,Teknoloji,Askeri güç ve Jeoploitik kuvvetin yanında, tüm dünyada adalet ve barışı sağlamak ve her koşulda Hakkı üstün tutmak temeli üzerine kurulu siyaset ve stratejiler ile, yani ancak Üstad Ahmet Akgül Hocamız ve Milli Çözüm ile dünya üzerinde ilk defa gerçekten bir süper güç kurulabilir.
Rahman ve Rahim olan Allahın adıyla
Günümüzdeki birçok coğrafya da Askeri gücüde olsa teknolejiside olsa içi çürümüş izm’lere boğulmuş firavunların mazlumları ezdiği, fireni patlak bir otobüs gibi gitmektedir. Hem dünyaya hemde kendi ülkemize yön verecek olan sistem Adil düzen sistemidir ve acilen milli çözüme ihtiyaç vardır.
Milli Görüş Lideri Aziz Erbakan Hocamıza selam olsun. Şefaat ve himmeti üzerimize olsun.
Milli Çözüm’ün Şahsi Manevisi Muhterem Ahmet Akgül Hocamıza, Milli Çözüm Şuurlu yıllardır gayretle sadakatle emektar kurmaylarına…Hanım, genç ve çocuk yiğit mücahitlerine selam olsun!..
Her iki cihanı hizmet, gayret, cennet ve hürmet olsun.
Amin…
Okudum. Dinledim. Teşekkürler.
Güçler ayrımı, demokratik parlamenter sistem ve yumuşak güç çok önemli.
“Bakın size kesinlikle ifade ediyorum ki; TÜRKİYE’NİN KURTULUŞU; Milli Çözüm’e inanan bir Cumhurbaşkanı’nın o makama oturması, Milli Çözüm’e inanan bir Hükümet’in kurulması ve yeni bir devrin başlamasıyla mümkündür!” Prf. Dr. Necmettin ERBAKAN
“Umuyoruz ki, yakın bir gelecekte; ilim ve teknoloji üstünlüğünü ve öncülüğünü ele geçirmiş, bunun yanında yeni ve yaygın kalkınma modelleri geliştirmiş, kendi öz kültürünü, dünyanın her yerinde özlenen ve özenilen hale getirmiş, temel insan haklarının ve evrensel hukuk kurallarının sağlanması ve dünya huzurunun korunması açısından, siyasi ve askeri etkinliğini, her halde ve her yerde hissettirebilen, farklı din ve kavimlerden bütün insanlığın refah ve hürriyetine hizmet eden, “Yeni Bir Barış ve Bereket Medeniyeti”nin merkezi ve motoru Türkiye olacaktır.”
En başta yüce Rabbimizden af ve bağışlanma diliyorum, sonrasında Aziz Erbakan Hocamızdan, Üstad Ahmet Akgül Hocamiz, sonrasında İslam alemi ve bütün yeryüzündeki mazlumlardan af ve özür diliyorum çünkü Fethi Mübin’in hala gerçekleşmemesindeki (Aziz Erbakan Hocamızın dedikleri gibi ne kadar çabalasanızda, yan gelip yatsanızda zaferi ne bir saniye erkene alabilir nede geciktirebilirsiniz sözünü bilerek) en önemli sebebin Milli Çözüm sadıklarının üzerlerine düşen vazifelerini sizlerin senelerdir hatırlatmalarınıza rağmen daha yeni anladığımız ve farkına vardığımız için hakkınızı helal ediniz affedip bağışlayınız, bu kapı Hak kapısı buradan başka gidilecek yer yok, bu kapıdan başkası insana zindan diyeceğim ama zindanda sonuçta bir mekan bu kadarını bilip tanıdıktan sonrası ancak hüsran ki ne hüsran… Muhterem Hocam Siz Size düşeni yaptınız ama biz ise bize düşeni maalesef…
Süper Güç olmak için; gerekli olan bütün bu şartların hepsini hazırlamakla beraber, bunları dünya dengelerini hayırlı yönde değiştirecek ve düzeltecek şekilde kullanacak büyük bir beyine ve süper bir organizeye ihtiyaç vardır. İşte bu beyin ve birikim, Türkiye’nin ve insanlık âleminin en büyük şansıdır. O BEYİN ÜSTAD AHMET AKGÜL HOCAMIZDIR.
Umuyoruz ki, yakın bir gelecekte; ilim ve teknoloji üstünlüğünü ve öncülüğünü ele geçirmiş, bunun yanında yeni ve yaygın kalkınma modelleri geliştirmiş, kendi öz kültürünü, dünyanın her yerinde özlenen ve özenilen hale getirmiş, temel insan haklarının ve evrensel hukuk kurallarının sağlanması ve dünya huzurunun korunması açısından, siyasi ve askeri etkinliğini, her halde ve her yerde hissettirebilen, farklı din ve kavimlerden bütün insanlığın refah ve hürriyetine hizmet eden, “Yeni Bir Barış ve Bereket Medeniyeti”nin merkezi ve motoru Türkiye olacaktır.
Bu kapıya geleceksiniz başka çare yok
“Bakın size kesinlikle ifade ediyorum ki; TÜRKİYE’NİN KURTULUŞU; Milli Çözüm’e inanan bir Cumhurbaşkanı’nın o makama oturması, Milli Çözüm’e inanan bir Hükümet’in kurulması ve yeni bir devrin başlamasıyla mümkündür!”
Prof.Dr. Necmettin ERBAKAN
Nasıl? Nezaman?
Yani ilginç ve tuhaf. Erbakan hoca bu sözü söylemiştir ve çözüm odaklı düşünen milli yerli bir kişilikten bahsediyor. Bu sözü illede bir tarafa yontmanın kime ne faydası olacakki.
İlginç değil mi?
Hocamızın böyle b ir ifadesi var!
Allah’tan videolu bir kanıt var da ona da çamur atamıyorsunuz!
Hem de verecek olan Hz. Allah’tır, yoksa onun takdirine, taksimine, adaletine mi güvenmiyorsunuz?
Nedir bu sizi gocunduran?
Yoksa iktidarın
“Milli Çözüm’e inanan bir Cumhurbaşkanı’nın o makama oturması,” MI??
Yoksa;
“Milli Çözüm’e inanan bir Hükümet’in kurulması” MI?
Yoksa;
“ve yeni bir devrin başlaması” MI?
Nedir bu sizi bu kadar korkutan ve gocunduran hele ??
Hem kimse de bu sözü bir tarafa, siz hariç, yontmamış(!?)
Her kim Hocamızın bu sözlerinin muhatabı ise, her kim bu kutlu yolda, gayretle mücadele içinde ise Hz. Allah da (İnşaallah) zaferi ona verecektir, kaldı ki isim verilmese, istemeseniz de, gönlünüz elvermese de sizin de bu sıfatların muhatabının kim olduğu hakkında görüşünüz belli olmuştur…
Devran Milli Çözüm’ündür!
Çatlasanız da, patlasanız da, kin ve hasedinizden kıvranıp dursanız da… Beklenen ve müjdelenen zafer ve şeref MİLLİ ÇÖZÜM’e ait olacaktır!.. İşte bizzat Aziz Erbakan Hocamızın o tarihi ve talihli hatırlatmaları:
“Bakın size kesinlikle ifade ediyorum ki; TÜRKİYE’NİN KURTULUŞU; Milli Çözüm’e inanan bir Cumhurbaşkanı’nın o makama oturması, Milli Çözüm’e inanan bir Hükümet’in kurulması ve yeni bir devrin başlamasıyla mümkündür!”
Faruk Bulut
Aziz Erbakan Hocamızın bu sözlerine en uygun kişinin Temel, Turhan, Fatih … : ) Olmadığını çok iyi bilirsiniz!
(Bilmeniz gerekir, çünkü Aziz Erbakan Hocamızın davasına “Akp’leşmekle, Gül’leşmekle” beton dökme modundalar)
Üstad Ahmet Akgül Hocamızdan daha uygun bir isimin olmadığı da açık!
Ve farkındasınız!
(Çünkü Erbakan Hocamızın siyaset ve stratejisine, davası “Adil Düzen”e tam vakıf tek kişi Üstad Ahmet Akgül Hocamız. Ve Aziz Erbakan ve Türkiye düşmanlarını en iyi bilen ve onlara karşı en stratejik ve etkili (Fetö’de ve 100’lerce örnekte olduğu gibi) mücadele yürüttüğü ortada)
Üstad haricinde ihtimal isimlerin her birinin Siyonizm’in (şeytancıkları) karşısında oyuncak olacağı da aşikâr.
(Sözde en güçlü ihtimallerden biri diyebileceğimizin AKP’leşmesi gibi)
Bu kadar gerçek ortada iken acaba bir insan Erbakan Davasının temsil eden en güçlü şıkka neden düşman/hazımsız olur/istemez?
1) Aziz Erbakan Hocamızın davasının yeryüzüne iktidar olasını istemiyordur,
2) Kendisini bu konumda gördüğü için doğru isme düşmandır,
3) Veya gelmesini istediği bir şahıs vardır fakat Üstadın varlığı o’nun sahteliğini aşikâr ediyor…
Velhasıl, düşmanlıkta etseniz, hazımsızda olsanız çareniz yok!
Yeni Bir Devrim Milli Çözüm eliyle Üstad Ahmet Akgül öncülüğünde gerçekleşiyor.
Elinizden geleni yapsanız da, yakında bu gerçeğin ilan edilmesini engelleyemeyeceksiniz!..
Sakin ve kendinden emin ol, çünkü ancak durgun sular yıldızları yansıtır. Yüce ruhların irade ve gayretleri, düşük ruhların ise sadece kuru dilekleri ve boş beklentileri vardır.
(ÜSTAD AHMET AKGÜL)
Sayın Serhat,
İnsan iyi niyetli olsa, samimi olsa, böylesi bir duyarlılığı veya sorumluluk taşıyan bir ruha sahip olsaydınız ; önce İNŞAALLAH BE İNŞAALLAH RABBİM LÜTFET NE OLUR diye temennide bulunurdunuz… Ama nerdeee tam aksine ” nasıl ne zaman ilginç tuhaf ille de bu sözü bir yere mi çekmek gerekiyor ”
gibi duyarsız sorumsuz dertsiz duasız bir söylemde bulunmuşsunuz… Siz daha böyle bir şeyi bile olmasını isteyebilmekten acizsiniz… Yanlışsam yanlışsın de arkadaş…
Size soruyorum : Şu an ülkemiz insanlığının, yetmez İslam ülkesindeki insanlığın, yetmez tüm dünya insanlığının yani 8 milyarlık insanlık aleminin madden ve manen refahı saadeti huzuru onuru hayrı için , şimdiki BATIL FAİZCİ KAPİTALİST SİSTEMİN YIKILMASI ve HAKKA VE ADALETE DAYALI ADİL BİR DÜZEN VE YENİ BİR DÜNYA kurulsun diye hem teknolojik hazırlık(Aziz Erbakan Hocamızın TSK’ya ilgili birimlerine şartlar olgunlaştığında kullanılmak üzere teslim etti) hem de plan proje hazırlığı yapan MİLLİ ÇÖZÜM VE ŞAHSİ MANEVİSİ ÜSTAD AHMET AKGÜL HOCAMIZDAN başka bir hareket bir şahsiyet varsa bildirin alkışlayalım Serhat Beycim!!!! Ama yoksa da yok olduğunu da gayet iyi biliyorsunuz siz anladığım kadarıyla, o halde İNŞAALLAH DEYİN ALLAH YARDIMCINIZ OLSUN DEYİN HATTA BİZİM DE YAPABİLECEĞİMİZ BİŞEY OLURSA BİZDE YANINIZDAYIZ HAZIRIZ MADDİ MANEVİ DESTEK VERMEYE demeniz gerekmez mi arkadaşım!!!!???
Şu plan ve projeleri – ADİL DÜZEN PROGRAMLARINI kitap haline getirip hazırlıkları olgunlaştıran , MİLLİ ÇÖZÜMDEN GAYRI =BİLGE VE YİĞİT ŞAHSİYET ÜSTAD AHMET AKGÜL HOCAMIZDAN GAYRI biri veya birileri var mı? Allah bu hazırlığı kim yapıyor anlatıyor haykırıyor ve inanıyorsa , rabbimiz bu gayreti gösteren lütfeder genelde… Lütfetmek zorunda değil ayrı birşey ama sünnetullah gereği hep kim çalışmış istemiş hazırlık görmüş ise ona vermiştir. Rahman olan Allah’ımız…
Halklara hizmet ve Dünyaya hâkimiyet projeleri olan:
1- İslam Birleşmiş Milletler Teşkilatı ve tüm barışçı devletler ittifakı,
2- İslam Ortak Pazarı ve Küresel Kalkınma ve Refah Dayanışması,
3- Müşterek İslam Dinarı,
4- İslam Savunma Paktı ve Dünya Saldırmazlık Antlaşması,
5- İslam ve İnsanlık İlim ve Kültür Vakfı’nın kurulup yürütülmeye başlanması.
Böylece, “5 P” formülüyle kansız ve kavgasız İslam Barış ve Bereket Medeniyetinin oluşması kolaylaşacaktır.
1- Pasaport ortak, 2- Pazar ortak, 3- Para ortak, 4- Pakt ortak, 5- Plan ve Program ortak olunca, zaten İslam Ülkeleri Birliği ve Mazlum Milletler Dirliği kendiliğinden oluşacaktır.
Bu kapıya geleceksiniz başka çaresi yok Çünkü şu an AZİZ ERBAKAN HOCAMIZIN VE MİLLİ GÖRÜŞ’ÜN TEK TEMSİLCİSİ MİLLİ ÇÖZÜM ÜSTAD AHMET AKGÜL’DÜR : Şu fıkrayla son verelim:
https://www.youtube.com/watch?v=gkDtLJkohgI
KONUMUZLA İLGİLİ O MUHTEŞEM HAKİKATI HAYKIRAN O SÖZLE BİTİRELİM:
“Bakın size kesinlikle ifade ediyorum ki; TÜRKİYE’NİN KURTULUŞU; Milli Çözüm’e inanan bir Cumhurbaşkanı’nın o makama oturması, Milli Çözüm’e inanan bir Hükümet’in kurulması ve yeni bir devrin başlamasıyla mümkündür!”
Prof.Dr. Necmettin ERBAKAN
De ki: (Ey inkârcılar ve münafıklar!) “Siz bizim başımıza, ancak (dünyada zafer ve saadet, ahirette ise cennet gibi) iki güzellikten birinin (dışında herhangi bir şeyin) gelmesini gözleyebilir misiniz? (Hayır, çünkü Allah, mücahit ve müstakim mü’minler aleyhindeki kurgu ve kuruntularınızı sonunda boşa çıkarıverecektir. Bu nedenle) Biz ise, şüphesiz Allah’ın Kendi katından veya bizim ellerimizle size bir azap indirmesini (zaten) gözleyip beklemekteyiz. Öyle ise (şimdilik) bekleyin bakalım, çünkü biz de sizinle beraber (Allah’ın va’adini) gözetleyip duruyoruz.” Tevbe 52
Evet, Süper Güç olmak için;
Ekonomik güç gereklidir, ama yeterli değildir. Eğer yeterli olsaydı Almanya süper güç olurdu.
Bilim ve teknolojik güç gereklidir, ama yeterli değildir. Yeterli olsaydı Japonya süper güç olurdu.
Jeopolitik konum çok önemlidir, ama yeterli değildir. Yeterli olsaydı, Türkiye süper güç olurdu.
Askeri güç mutlaka gereklidir, ama yeterli değildir. Yeterli olsaydı, Çin süper güç olurdu.
Nüfus yoğunluğu da önemli bir etkendir, ama yeterli değildir. Yeterli olsaydı Hindistan süper güç olurdu.
Tüm dünyayı etkileyecek bir kültür ve yaşam biçimi (mimari, müzik, moda, giyecek, yiyecek, içecek ve eğlence tarzı) önemli ve özellikli bir öğedir, ama yeterli değildir. Yeterli olsaydı Fransa süper güç olurdu.
Süper Güç olmak için; gerekli olan bütün bu şartların hepsini hazırlamakla beraber, bunları dünya dengelerini hayırlı yönde değiştirecek ve düzeltecek şekilde kullanacak büyük bir beyine ve süper bir organizeye ihtiyaç vardır. İşte bu beyin ve birikim, Türkiye’nin ve insanlık âleminin en büyük şansıdır.
***İnşaAllah bekliyoruz ve ümit ediyoruz ki Kuduz İsrail e hakettigi karşılığı verecek olan güç Türkiye mizde mevcuttur..Rabbimiz nasip eylesin inşaAllah
Rahman Rahim Olan Allah’ın Adıyla
Ey iman edenler! (Yöneticilerinize:) “Raina-Bizi güt (şuursuz koyun sürüsü gibi bizi yönet)” demeyin; “Ünzurna-Bizi gözet (organize ve koordine edip istişare ile idare et)” deyin ve (Hakk ve adalet ettikçe onları) dinleyin. (Unutmayın ki) Kâfirler ve nankörler için acı bir azap vardır. [Not: Müslüman topluma koyun gibi güdülmek ve despot bir idareye boyun eğmek değil, etkin bir şekilde siyasete girmek, yönetimi takip ve tenkit etmek, ama şuurlu bir sorumluluk yüklenip Hakk’ta ve hayırda itaat etmek düşmektedir.]. (Bakara suresi 104)
TESLİMİYET ve ZAFER
Aziz Erbakan Hocamızın tarihteki tüm zaferlerin imanla elde edildiğini ve bu imanın milli görüş ruhundan kaynaklandığına dair söylemlerini, MUhterem Ahmet Hocamızın son olarak Kurban Bayramı mesajlarinda bir kez daha hatırlattığı; Allah’ın ilahi adaleti gereği hangi din ve inanışa bağlı olursa olsun zaferi her zaman inandığı davasına en iyi şekilde iman ederek mücadele edenlere verdiğine dair uyarılarını ve bu makaleyi bir araya getirdiğimizde söylenebilecek tek hakikat
; Adil Düzen Medeniyetinin yeryüzüne hakimiyeti Milli Çözüm eliyle gerçekleşecektir ve İman-ı kamil makamı bu davaya samimiyetle teslim olup bu yolda hakiki er olmaktan geçmektedir.
MİLLİ ÇÖZÜM’E İNANMIŞ BİLGE VE YİĞİT ŞAHSİYETE ANAHTARLARIN TESLİMİ EN BÜYÜK İHTİYAÇTIR.
Süper Güç olmak için; gerekli olan bütün bu şartların hepsini hazırlamakla beraber, bunları dünya dengelerini hayırlı yönde değiştirecek ve düzeltecek şekilde kullanacak büyük bir beyine ve süper bir organizeye ihtiyaç vardır. İşte bu beyin ve birikim, Türkiye’nin ve insanlık âleminin en büyük şansıdır.
Umuyoruz ki, yakın bir gelecekte; ilim ve teknoloji üstünlüğünü ve öncülüğünü ele geçirmiş, bunun yanında yeni ve yaygın kalkınma modelleri geliştirmiş, kendi öz kültürünü, dünyanın her yerinde özlenen ve özenilen hale getirmiş, temel insan haklarının ve evrensel hukuk kurallarının sağlanması ve dünya huzurunun korunması açısından, siyasi ve askeri etkinliğini, her halde ve her yerde hissettirebilen, farklı din ve kavimlerden bütün insanlığın refah ve hürriyetine hizmet eden, “Yeni Bir Barış ve Bereket Medeniyeti”nin merkezi ve motoru Türkiye olacaktır.
Süper Güç olmak için; gerekli olan bütün bu şartların hepsini hazırlamakla beraber, bunları dünya dengelerini hayırlı yönde değiştirecek ve düzeltecek şekilde kullanacak büyük bir beyine ve süper bir organizeye ihtiyaç vardır. İşte bu beyin ve birikim, Türkiye’nin ve insanlık âleminin en büyük şansıdır.
Evet; “Mutlak Doğru”ları esas alarak ve yine “Mutlak Yanlış”lardan sakınılarak hazırlanmış Adil bir Düzen’e ihtiyaç vardır ki bu; a) İlmi, b) İnsani, c) İslami, d) Orijinal bir yeni sistem olmaktadır.
Hiç kimsenin itiraz edemeyeceği şu değer ölçülerinin:
1- Aklıselimin, 2- Müspet bilimin, 3- Tarihi tecrübe ve birikimin, 4- Vicdani kanaat ve tatminin, 5- Evrensel hukuk ve adalet prensiplerinin, 6- İlahi Dinin ve Kur’an-ı Kerim’in;
Ortaklaşa, iyi, yararlı ve güzel buldukları DOĞRU, yine bu 6 temel ölçü biriminin ittifakla; kötü, zararlı ve çirkin buldukları ise YANLIŞ’tır. İşte Adil Düzen doğrulara dayanan ve yanlışları bırakan, yepyeni ve orijinal bir hukuki ve ahlâki sistem modeli olmaktadır. Ve tarihte başka bir örneği bulunmamaktadır. Gerçek demokrasiye, örnek laikliğe ve yüksek bir ahlâk medeniyetine de ancak böyle ulaşılacaktır.
Süper Güç olmak için; gerekli olan özellikler makalemizde sayılmıştır. Sayılan şartların hepsini hazırlamakla beraber, bunları dünya dengelerini hayırlı yönde değiştirecek ve düzeltecek şekilde kullanacak büyük bir beyine ve süper bir organizeye ihtiyaç vardır. İşte bu beyin ve birikim “tüm insanlığa huzur, adalet, bereket getirecek projelerin “Adil Düzen”in sahibi ve Aziz Erbakan Hocamızın siyaset ve stratejisine hakim, Bilge Üstad Ahmet Akgül Hocamızdır.
Bu gerçek: Türkiye’nin ve insanlık âleminin en büyük şansıdır.
Milli Çözüm, Ülkemizi ve milletimizi yepyeni ufukların ve umutların kaynağı haline sokmak için mücadele etmektedir.
Umuyoruz ki, yakın bir gelecekte;
ilim ve teknoloji üstünlüğünü ve öncülüğünü ele geçirmiş…
Bunun yanında yeni ve yaygın kalkınma modelleri geliştirmiş…
Kendi öz kültürünü, dünyanın her yerinde özlenen ve özenilen hale getirmiş…
Temel insan haklarının ve evrensel hukuk kurallarının sağlanması ve dünya huzurunun korunması açısından, siyasi ve askeri etkinliğini, her halde ve her yerde hissettirebilen…
Farklı din ve kavimlerden bütün insanlığın refah ve hürriyetine hizmet eden…
“Yeni Bir Barış ve Bereket Medeniyeti”nin merkezi ve motoru Türkiye olacaktır.
Ülkemizin bütün potansiyel imkân ve fırsatlarını fiili güce ve pratiğe dönüştürüp değerlendirecek bir zihniyet ve hükümete ve bu dönüşüme öncülük edecek bir lider şahsiyete mutlaka ihtiyaç vardır.
İşte dış güçlerin ve işbirlikçi hainlerin, Milli Çözüm-Ahmet AKGÜL korkularının temelinde bu gerçek yatmaktadır.
…………………………
Siyaset: ehil olmayan, cahil, hain ve zalim olanların elinde felaket, ehil ve emin olanların elinde selamet sebebidir.
Siyaset, “hikmet ve feraset” ister, yoksa körün şoförlüğüne benzeyecektir.
Siyaset, “sabır ve metanet” ister, yoksa hoş ama boş gösterilere dönüşecektir.
Siyaset, “kadro ve kuvvet” ister, yoksa Donkişot’un maceralarından farksız hale gelecektir.
Siyaset, “iman ve istikamet” ister, yoksa Firavunluğa ve fırsatçılığa özenecektir.
Gerçek düşmanı tanımamak, gizli sömürü ve tahakküm odaklarının demokrat figüranlığını yapmak, artık en gafil ve rezil bir köleliğe dönüşmüş bulunmaktadır.
Siyasi şuuru bulunmayanların, insani onuru da bulunmayacaktır!
Süper Güç olmak için; gerekli olan bütün bu şartların hepsini hazırlamakla beraber, bunları dünya dengelerini hayırlı yönde değiştirecek ve düzeltecek şekilde kullanacak büyük bir beyine ve süper bir organizeye ihtiyaç vardır. İşte bu beyin ve birikim, Türkiye’nin ve insanlık âleminin en büyük şansıdır.
Evet; “Mutlak Doğru”ları esas alarak ve yine “Mutlak Yanlış”lardan sakınılarak hazırlanmış Adil bir Düzen’e ihtiyaç vardır ki bu; a) İlmi, b) İnsani, c) İslami, d) Orijinal bir yeni sistem olmaktadır.
Hiç kimsenin itiraz edemeyeceği şu değer ölçülerinin:
1- Aklıselimin, 2- Müspet bilimin, 3- Tarihi tecrübe ve birikimin, 4- Vicdani kanaat ve tatminin, 5- Evrensel hukuk ve adalet prensiplerinin, 6- İlahi Dinin ve Kur’an-ı Kerim’in;
Ortaklaşa, iyi, yararlı ve güzel buldukları DOĞRU, yine bu 6 temel ölçü biriminin ittifakla; kötü, zararlı ve çirkin buldukları ise YANLIŞ’tır. İşte Adil Düzen doğrulara dayanan ve yanlışları bırakan, yepyeni ve orijinal bir hukuki ve ahlâki sistem modeli olmaktadır. Ve tarihte başka bir örneği bulunmamaktadır. Gerçek demokrasiye, örnek laikliğe ve yüksek bir ahlâk medeniyetine de ancak böyle ulaşılacaktır.
Dünyayı, bütün olguları, olayları ve değerleriyle birlikte Siyasi, Ekonomik, Hukuki, İlmi ve Ahlaki yönden okuma, anlama ve ihtiyaçlara çözüm üretme gayeniz varsa, Milli Çözüm zihniyetine ve Üstad Ahmet Akgül ekolüne ihtiyacınız var demektir..
Allah nur’unu tamamlayacak!
Rabbimiz, inanan bir avuç kıtmirin ve mazlumların hatırına dünyayı Adil Düzen’e hazır hale getirdi elhamdülillah.
Erbakan Hocamızın hazırlıklarını lâyıkıyla yerine getirecek olan Millicilerin (sadakat ve liyakat ehli) iş başına geçmesiyle en güçsüz döneminde zannedilen sadakat ehli eliyle Hakkı Hakim kılacaktır!
“Müminlerin içi soğuyacak, zalimler ise perişan olacaktır, Allah’ın izniyle!”
Zafer inananlarındır ve zafer yakındır!
NEDEN!
Siyaset saygınlığını yitirmiş
Adalet yönünü kaybetmiş
İnsanlık ve vicdan bitmiş
Eski günler aranır olmuş, neden?!
Bak zengin çoğalmış
Ama iman zayıflamış
Hatta doğrusu, kalmamış
Geçmiş mumla aranır, neden?!
Akrabalık lafta, özde mesafeli
Varlıklı olan, görmez kimseyi
Bu dünyanın, çıkmış çivisi
İyilik yapana hep kötülük, neden?!
İyiki ölüm var, bozuldu dünya
Yaşananlar, gelip geçici rüya
Tapmış toplum, fani olana
Bugün dünü aratır, neden?!
Henüz onbeşinde, elinde izmarit
Sokaklar hayasızlığa, veriyor geçit
Edep saygı yok, nerede eski yiğit
Günü kurtarır olduk, neden?!
Baba parası ile, atar forta
Saç Amerikan, biner forda
Ayaklar yere basmaz, baş havada
Neslimiz yok oluyor, neden?!
Koca evde, karısı işte
Eve uğrar, gece onikide
Kızı habersiz, eğlencede
Herşey normalleşti, neden?!
Haram helal karıştı
Gelsin de, önemli değil nasılı
Bu gidiş, gidiş değil hasılı
Ölüm unutulur olmuş, neden?!
İlim erbabına, rağbet azalmış
Destek verilenler, şarlatanlarmış
Şeytaniler, haksızlıklara susarmış
Doğruyu konuşan azaldı, neden?!
Söz çok, şimdilik bu kadar
Elbet her kışın sonu, gelir bahar
Adil Düzenle, yeşerir umutlar
Hâlâ Amin diyemeyenler, neden?!.
Zalimin ayağını titreten müminlere ümit veren
Verilen mesajı alanlara küresel vizyon getiren
Ufuk açan yol gösteren fetih zafer müjdeleyen
Bin sayfa kitap öz bilgiyi bir sayfada özetleyen
Üstadımıza yazılarından dolayı teşekkürler!.